7 Şubat 2008 Perşembe

Kopmadan ayrıştırmak

Yediğimiz yiyecekler, içtiğimiz su, giydiğimiz kıyafetler, kullandığımız mobilya ve madenler, neredeyse her şey doğadan geliyorBu gezegende yaşarken kendimize ayırdığımız her şey için sırtımızı Tabiat Ana’ya dayamışız ama artık o bizim yükümüze dayanamıyor. İnsanlık olarak devrilmeden kendi ayaklarımızın üstünde durma vakti geldi de geçiyor. Nasıl dışa bağımlı bir ulusal ekonomi er geç borç altında çökerse, bizim de artık doğadan borç almayı bırakıp kendi kendimize yetmesini öğrenmemiz gerekiyor.Bir uzay istasyonunda astronotlar uzun süre dışarıdan girdi girmeden havayı ve suyu geri dönüştürerek, kendi besinlerini üreterek, gezegenden getirdikleri az kumanya ve malzeme ile hayatta kalabiliyorlarsa, bizim de bundan ders almamız gerekli. Yapmamız gereken, doğadan aldıklarımızı en aza indirerek, sadece doğanın, güneşin verdiği bereketle varlığını sürdürmek için kullandığından arta kalan artı değerleri almak. Buna kimileri koruma kullanma dengesi, kimileri sürdürülebilir kalkınma diyor. Ama iş yapmaya gelince henüz gerekli adımları atamadık gitti.

Yeniden kullanmak

Birçok adımın takip etmesi gereken en büyük adım ekonomiyi doğadan kopmadan ayrıştırmaya karar vermek. Karar vermek işin yarısıdır derler. Geri kalan yarısı için en önemli adım çöp veya atık üretmemeye karar vermek. Günlük hayatta bunun anlamı yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek. Esasında kullandıklarımızı ayrıştırıp geri dönüştürürken ekonomimizi de doğadan ayrıştırmış oluyoruz. Yılbaşı hediyelerinin paket kağıtlarını gelecek yıl yeniden kullanmak üzere güzelce açıp düzeltip kaldırdığımızda, yoğurt kaplarını okula giden çocuğumuzun beslenme çantası için ayırdığımızda, kullandığımız cam şişeleri cam kumbarasına ve konserve kutularını teneke kumbarasına attığımızda adımlar sıklaşıyor. Üstelik daha yapabileceğimiz çok şey var; örneğin görevini tamamlayan kağıtları ve gazeteleri biriktirip, bunları toplayan TEMA gibi sivil toplum kuruluşlarına, atık yağlarımızı kapaklı kovalarda toplayıp, bunları toplayan özel kuruluşlara verebiliriz. Bitkisel ve çürüyebilen atıklarımızı ayrı bir kapaklı kovada ayrıştırır bunları bahçede veya balkonda iyice çürüterek kompost yaparak saksılarımıza toprak olarak geri dönüştürebiliriz. Pilleri mutlaka şarj edilebilir alıp, ömrünü tamamlayanları ve diğer elektronik atıklarımızı ise bunları geri dönüştüren özel tesislere gönderebiliriz. Ancak en önemlisi şüphesiz gıdalarımızı ve alışverişimizi kendi bez torbalarımızda yapmak ve mümkün olduğunca az ambalaj tüketmek, hep yeniden kullanmak.

Bizim evde yaptığımızı ise sanayinin üretim ve hatta geri dönüşüm işlemlerinde uygulaması gerek. Biz nasıl evde çöp ve atık üretmiyorsak aynı şekilde sanayi de üretirken ürettiği yan ürünleri -buna artık atık demekten dahi vazgeçmemiz gerek- başka sanayilere girdi olarak vermeli, yani geri dönüştürmeli. Bundan sonra markette aldığımız giyecekler, halılar, kağıtlar, hatta beyaz eşyaların maden aksamı ve plastikleri, boyalar geri dönüştürülmüş malzemelerden olmalı; yiyecekler ise kompostla zenginleştirilmiş organik tarım alanlarından gelmeli.

Ekonomiyi doğadan kopmadan ayrıştırmaya karar verdikten sonra evde, tarımda ve sanayide gerekli adımları atarsak sırtımız yere gelmez, doğayı sömürüp tüketen değil, doğa ile dost bir yaşam kurarız.

06.01.2008 - Dr. Uygar Özesmi

Hiç yorum yok: