1 Ocak 2012 Pazar

2010 Gezegenin Geleceği Almanağı - Petrol Haberleri - Banu Koç

Gezegenin Geleceği Programından Sınıflandıran Banu Koç

OCAK
Davos’ta Kamuoyu Ödülleri (Public Eye Awards), İsviçreli ilaç şirketi Roche ile Kanada Kraliyet Bankası’na verildi. Kamuoyu Ödülleri, her yıl ekolojik ve sosyal açıdan yılın en kötü şirketlerine veriliyor. Roche, İsviçre Özel Ödülü’ne layık görüldü. Greenpeace ve Berne STK Topluluğu’na göre, Roche, Çin’de gerçekleştirdiği ilaç deneylerinde kullandığı 300 iç organın %90’ını idam mahkumlarından elde etti. Kanada Kraliyet Bankası ise, Küresel Ödül’e hak kazandı. Çünkü Kanada Kraliyet Bankası, Kanada’daki katranlı kumdan petrol üretme faaliyetlerinin ana sponsoru. Böyle bir ödül kimsenin başına...

Bu arada Greenpeace’den Türkiye’de bir eylem, Başbakan Erdoğan’a sürpriz ziyaret! Meclis’te AKP’nin Grup Toplantısı’na giren Greenpeace eylemcisi, Başbakan Erdoğan’ın konuşması sırasında pankart açarak hükümetin nükleer planlarına “Hayır” dedi. Başbakan Erdoğan’a “Nükleer İnattan Vazgeç” mesajı veren eylemci, polis tarafından göz altına alındı. Kapalı kapılar ardında, kamuoyu ile paylaşılmadan sürdürülen nükleer görüşmelerin bir örneği de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Rusya’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaşandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Rusya Başbakan Yardımcısı Igor Seçin’in de katıldığı bir toplantıda iki ülke arasında nükleer santral tesisi yapımı işbirliği ortak beyannamesi imzalandı. Yapılan anlaşmanın detayları ise bugüne kadar kamuoyu ile paylaşılmadı. Bugüne kadar uygulanan enerji politikaları, Türkiye’nin diğer ülkelere ve fosil yakıtlara olan bağımlılığını ortadan kaldıramadı. Alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarını görmezden gelen hükümetin, halkı ayağa kaldıran nükleer enerji ve HES’ler – yani Hidroelektrik Santraller, yeni doğalgaz alım anlaşmaları ve planlanan 47 kömürlü termik santral dışında önümüzdeki dönemler için temel bir enerji politikası bulunmuyor. Nükleer santral görüşmeleri ise başka enerji projeleri ile ilişkilendiriliyor. Burgaz-Dedeağaç projesinden hoşnut olmayan Ruslar, daha karlı olduğunu düşündükleri Samsun-Ceyhan petrol boru hattına dahil olmak peşinde. Bu projeye dahil olmak için de Rusya’nın Türkiye ile yapmak istediği başka anlaşmalar için nükleer santral ihalesini önkoşul olarak koyduğu da dolaşan söylentiler arasında. Kapalı kapılar ardında şaibeli olabilecek işlere karşı çıkan, kirli, tehlikeli ve pahalı olduğu kanıtlanmış nükleer enerjiye hayır diyen 1 milyon “radyoaktivist”, http://nukleer.greenpeace.org sitesinde biraraya geliyor.

Ilginç bir iklim aktivizmi örneği de İsviçre'den... Bertrand Piccard, güneş enerjisiyle çalışan uçağıyla dünya turu yapacak. Piccard'ın hedefi, yenilenebilir enerjilerle ilgili bilinçlenmeyi sağlamak. Piccard, hem gece, hem de gündüz uçarak, güneş enerjisiyle uçarken gece-gündüz sınırlaması olmadığını da gösterecek. 51 yaşındaki İsviçreli psikiyatrist, saatte 70 km hızla uçarak 20-25 günde dünya turunu tamamlayacak. Bunu başardıkları zaman, arabalar ve ısıtma sistemleri gibi petrol kullanılan alanların hiçbirinde aslında petrole gerek olmadığı kanıtlanmış olacak. Piccard, Kopenhag'a bizzat katılmış. Burada insanların felaket senaryolarından bıktığını gördüğünü ve sorunlara değil çözümlere ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Çözüm yenilenebilir enerji, sorun ise nükleer... siz de http://nukleer.greenpeace.org adresine girip bir radyoaktivist olup çözüm için çalışabilirsiniz.

Gezegenin geleceğini kurtaracakmış gibi gösterilen teknolojiler var. Bunlardan biri nükleer. Bir diğeri ise karbon depolama. Yani, sera gazını önce üretip, sonra atmosfere karışmadan yeraltında oluşturulan alanlarda saklama. Petrol devi şirketler, petrolün 40 yıllık ömrü kaldığını fark ettiklerinden beri karbon depolamaya yöneldi. Bunun için seçtikleri yerler ise, hep büyük şehirlerin etrafı oluyor. Üstelik tehlikeleri bilimsel olarak kanıtlanmasına rağmen… New York’un yakınında da karbon depolama tesisi kurulması düşünülüyor. Rutgers Üniversitesi’nden bilim insanları ise, yaptıkları araştırmalar sonunda bunun depreme yol açabileceğini açıkladılar. Fay hattının yakınında bulunan hiçbir yerde bu tekniğin kullanılmaması gerektiğinin de altını çizdiler. Sera gazı salımının azaltılmasıyla ilgili çözümün yenilenebilir enerjiler, ormansızlaştırmanın durdurulması ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Düşük karbonlu ekonomiler, kendi elimizle yarattığımız felaketi önleyebilirler. Ancak hala, alıştığımız yaşam tarzını değiştirmemek için anlamsız çözümler üretmeye çalışıyoruz.

Earth Institute Policy'nin araştırmasına göre, Amerika'nın araba sevdası azalıyor. Amerika'nın otomobil sektörü, ulaşabileceği en üst noktaya ulaştı ve küçülmeye başladı gibi görünüyor. Amerika'da sektörün büyüklüğü, hurdaya ayrılan arabalarla yeni satın alınan arabaların birbiriyle ilişkisine göre belirleniyor. 2009'da 10 milyon yeni araba satılırken, 14 milyon araba hurdaya ayrıldı. 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez, hurdaya ayrılan araba sayısı yeni araba sayısını aştı. Bu da sektörün 2009'da %2 oranında küçüldüğünü gösteriyor. Sektör, en üst noktasına 2008'de 250 milyon arabayla ulaşmıştı. 2009'da trafikte toplam 246 milyon araba vardı. Öngörüler, küçülmenin 2020'ye kadar devam edebileceği yönünde. Küçülmenin sebebi olaraksa, yalnızca ekonomik kriz gösterilmiyor. Artan şehirleşme, ekonomik belirsizlikler, petroldeki belirsizlikler, artan benzin fiyatları, trafiğe tahammül edememe ve iklim değişikliğiyle ilgili artan endişeler de arabaya olan ilgiyi azalttı. Şu anda her 4 sürücüye 5 araba düşüyor. Bu korkunç araba ve tüketim çılgınlığı, Amerika’da olduğu gibi artık Türkiye'de de şehir yaşamını dayanılmaz hale getiriyor. Türkiye'de de artık kişisel arabaların azalması, toplu taşıma ve bisikletin artması gerekiyor...

ŞUBAT
Kanada'ya, dünyanın dört bir yanından katranlı kumdan petrol üretimini durdurması için çağrılar geliyor. Yine de Kanada, bu kirli endüstrinin hayatta kalması için uğraşıyor. ABD, katranlı kumları almayacağını duyurmuştu. Açıklama olarak da katranlı kumların doğaya verdiği zarar ve ağır karbon ayak izi nedeniyle kabul edilemez olduğunu söylemişti. Bunun üzerine Kanada, yüzünü Çin'e döndü. Çin, 500 bin varile kadar ithal etmeyi planlıyor. Gezegene verdiği zararın tartışmasız ölçüde büyük olduğu bu kirli endüstrinin derhal sonlandırılması gerekiyor.

Demiryolları, havayolları ve turizm acentaları sahibi Virgin grup’un başındaki isim olan Richard Branson, önümüzdeki 5 yıl içinde çok ciddi bir petrol krizi yaşanabileceğini açıkladı. Bu gerçekliği hükümetlerin de reddettiğini belirtti. Bunun nedenini ise ExxonMobil ve BP gibi büyük petrol şirketlerine yakınlık olarak gösterdi. Uluslararası Enerji Kurumu IEA, daha once, günlük çıkarılan petrolün 2005-2030 yılları arasında sürekli olarak artarak 2030 yılında günde 120 milyon varile ulaşacağını açıklamıştı. Ancak bu rakam IEA’nın kararıyla once 116 milyona, geçen yıl ise 105 milyona kadar düştü. Yalnızca bu farklılık bile IEA’nın artık fosil yakıtlardan hayır gelmeyeceğini bildiğini gösteriyor sanki...
The Independent gazetesinde yayınlanan bir makalenin de değindiği nokta aslında tam olarak bu. Makalede, ABD’deki Atlas Ekonomik Araştırma Vakfı ve İngiltere’deki Uluslararası Politika Ağı gibi iklim değişimi karşıtı düşünce kuruluşlarının, dünyanın en büyük petrol şirketi ExxonMobil’den yüz binlerce sterlinlik yardım aldığı belirtiliyor. Yazıya göre, iki kuruluş da iklim değişikliği fikrine karşı çıkan bilim insanlarını bir araya getirdiği uluslararası toplantılar düzenliyor. Yani, ExxonMobil iklim değişiminin insandan kaynaklanmadığını kanıtlama çabalarında, perde arkasındaki en önemli unsurlardan biri.

Enerji haberlerine gelince... Obama, 'yeşil enerji' planlarını yavaş yavaş açıklamaya başladı. Ancak ne yazık ki, beklediğimiz kadar yeşil bir plan sunmadı. Obama, ABD'yi petrol ve doğalgaza olan bağımlılığından kurtarmaya çalışacak. Ancak bunu, nükleer santraller ve biyoyakıtlarla yapacağını açıkladı. Obama, gerçekten bu hataya düşecek mi? Bunu yakın zamanda göreceğiz.

Yenilenebilir enerjilere karşı can çekişen eski yakıtlar, hayatta kalmak için çaba göstermeye devam ediyorlar. NY Times'ın haberine göre, petrol şirketleri, 2009'da lobi faaliyetlerine tam 154 milyon dolar harcadılar. Bu miktar, 2008'de harcanan 132 milyon dolardan %16 daha fazla. Elektrik endüstrisi ise, lobi faaliyetlerine 135 milyon dolar harcadı. Bu iki geleneksel enerji sektörünün lobi faaliyetlerine harcadığı para, yenilenebilir enerji sektörünün lobi faaliyetlerine harcadığı paranın tam 10 katı. Öte yandan, yenilenebilir enerji sektörü, 2009'da en çok büyüyen enerji sektörü oldu. Demek ki lobi faaliyetleri olmaksızın dahi, yenilenebilir enerjilere yapılan yatırımın daha mantıklı olduğu açık.

MART
Greenpeace bir başka skandalı açığa çıkardı. Anlaşılan dünyanın en büyük petrol şirketi ExxonMobil, iklim değişikliği karşıtı düşünce kuruluşlarına yardımda bulunuyor. Rapora göre Koch Endüstrisi kendini göstermeden Amerika iklim değişikliği politikasında sessiz ama yıkıcı bir rol oynuyor. İklim değişikliğinin insan yüzünden olduğu görüşünü savunan bilim insanlarına karşı saldırıları destekliyor. Petrol yanlısı ve temiz enerji karşıtı düşüncelerin sosyal ağlar aracılığı ile yayılması hem Amerika hem de uluslararası alanda iklim koruma çalışmalarını baltalıyor. Kamuoyu, Koch şirketi gibi iklim değişikliği karşıtı kampanya yürüten kuruluşların gerçek yüzünü bilmeyi hakediyor. Enerjinizi petrolden mi yoksa rüzgar gülünden mi istersiniz?

Greenpeace, Kanada hükümetinin katranlı kumlardan petrol üretimi konusunda hiçbir adım atmadığı için, üretimin engellenmesine yönelik daha fazla kısa-dönemli eylemler düzenleyeceklerini açıkladı. Geçen yıl bu amaca yönelik bir çok eylemlerde bulunulmuştu. Kampanya sorumlusu Mike Hudema bu eylemlerin sadece bir şirkete yönelik olmaktan çok vilayetlere ve federal devletlere karşı olduğunu belirtti. Sanırım ileride bu tarz eylemleri daha sık göreceksiniz

Co-operative ve WWF'in birlikte hazırladıkları rapor, katranlı kumlar hakkındaki gerçeği, Greenpeace raporları ile birlikte, bir kez daha gözler önüne seriyor. Kanada, katranlı kumdan petrol üretmek için 2025'e dek tam 250 milyar pound harcayacak. Rapora göre, bu para, Sahara Çölü'nde güneş santrali kurmak ya da tüm Avrupa'nın elektrikli araçlara geçmesi gibi büyük projelere harcansa, Avrupa'nın karbon salımı sıfırlanabilirdi. Ayrıca aynı miktar, en az gelişmiş 50 ülkenin Birleşmiş Milletlerin yoksullukla mücadele ve sürdürülebilir kalkınma için koyduğu Milenyum Gelişim Hedefleri'ne ulaşmasını da sağlayabilirdi. Ancak Kanada, katranlı kumdan petrol üretmekle ilgili insanlık suçu sayılacak hedefler belirlemiş durumda. İlk hedef 2025'te günde 4 milyon varil petrol üretmek. Şu anda bu miktar 1,3 milyon varil. Kanada hükümeti, BP ve Shell'in sözü yerine, halkın sözünü dinlese, gezegenin geleceğini değiştirebilir, ancak şu anda gelecek kuşakların yaşam hakkını elinden almakla meşgul.

NİSAN
Dün de bahsettiğimiz Meksika Körfezi'nde geçen hafta yanmaya başlayan ve daha sonra batan petrol platformundan çevreye yayılan ham petrolün kontrollü olarak yakılmasına başlandı. Amerikan Sahil Koruma yetkilileri, kontrollü yakılma işleminin Mississippi nehri deltasının yaklaşık 48 kilometre doğusunda, yerel saatle öğleden sonra başladığını söyledi. Yetkililer, denize yayılan ham petrol tabakasının Louisiana sahillerine yaklaştığını ve cuma sabahı bu bölgeyi de etkisi altına alabileceğine işaret etti.

Petrol, yangın, kirlilik. Meksika körfezinde geçen salı meydana gelen patlama ve yangının ardından perşembe batan petrol platformundan çevreye yayılan kirliliğin, eğer ham petrol sızıntısı durdurulamazsa Amerikan tarihinin en kötü çevre felaketlerinden birisi olacağı bildirildi. Amerikan sahil güvenlik yetkilisi Tuğamiral Mary Landry, düzenlediği basın toplantısında, platformu işleten İngiliz petrol şirketi BP’nin sızıntıyı durdurmak için şimdiye kadar yürüttüğü çabaların başarılı olmadığını belirtti. New Orleans sahil güvenlik komutanı Landry, kazayı Alaska kıyılarında karaya oturan ve 1300 km mesafeye 40 milyon litreden fazla hampetrol yayılmasına neden olan Exxon Valdez tankerinin neden olduğu kaza ile kıyaslamayı reddederken, "Ama, eğer kuyuyu güvenliğe alamazsak, evet, bu Amerikan tarihinin en kötü deniz kirliliklerinden biri olacaktır" dedi. Platformu işleten BP’den yapılan açıklamada, yaklaşık 1,5 km derinlikten günde bin varil (159 bin litre) civarında ham petrolün sızdığı belirtilerek, bu sızıntıyı ve bir çevre felaketini önlemek için bölgeye filtre gemilerinin yanı sıra robot denizaltılar gönderildiği kaydedilmişti. Uydu görüntülerine göre, hızla yayılan petrol örtüsü 1550 km2 alana ulaşıyor ve Amerikan kıyılarını tehdit ediyor, ya okyanus ekosistemi? Yetkililer, buna karşın asıl kirliliğin deniz yüzeyinde ince bir tabaka halinde olduğunu belirtiyorlar.

ABD'nin Louisiana eyaleti açıklarında geçen hafta bir petrol platformunun patlaması dev bir çevre felaketi ile sonuçlandı. Meksika Körfezi'ne sızan petrolün temizlenmesine yönelik çalışmalar, kötü hava koşulları yüzünden askıya alındı. BP şirketinin petrol arama çalışmaları için kiraladığı "Deepwater Horizon" adlı platform, patlamanın ardından 36 saat yandıktan sonra sulara gömülmüştü. Şirket çok sayıda deniz ve hava aracının yanı sıra robot bir denizaltıyı da kullanarak sızıntıyı durdurmaya çalışıyor. Ancak BP'nin yaptığı hesaba göre halen günde 1000 varil petrol, Meksika Körfezi'ne akıyor. Körfezdeki dalgaların sızan petrolü bölgeden uzaklaştırması ve böylece petrolün kıyıya ulaşmaması umuluyor. Yetkililerin endişesi ise aksi takdirde bölgedeki plajların ve doğal yaşamın zarar görecek olması. Karadeniz kıyılarımızda arama çalışmalarına başlamak üzere böyle bir dev platform Istanbul Boğazından geçirilmişti. Petrol arama çalışmaları sürerken umuyoruz, bizim kıyılarımızda da benzer bir felaket gerçekleşmez. Güneş ve rüzgar enerjisine yatırım yapmak yerine hala Tabiat Ana’nın bağrındaki petrolü çekmeye devam ediyoruz. Nereye kadar?

Greenpeace, Norveç enerji devi Statoil’ü sosyal ağ kampanyası ile katran kumlarına olan yatırımın durdurulması konusunda etkilemeyi hedefliyor. Statoil şirketi, Boreal Ormanı’nın altında yatan katranı kumlardan petrol çıkarma projesinin en büyük yatırımcılarından biri. Norveç hükümeti projeyi desteklemeye devam ediyor fakat Danske Bankası’nın da dahil olduğu hissedarlar bu tartışmalı projeye karşı çıkıyorlar. Norveç'in devlet denetimindeki petrol şirketi Statoil, daha önce Kanada'nın Alberta eyaletinde 1.110 kilometrekarelik bir alanda katranlı kumlardan ağır petrol üreten North American Oil Sands'ı satın almıştı. Geleneksel olmayan yöntemlerle petrol üretme yeteneğini güçlendirerek kirli enerjide inat eden şirketi bir an önce hissedarlarını dinlemeye çağırıyoruz.

Alman haber ajansı Deutsche Welle, Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyelinin önemine yönelik bir makale yayınlandı. "AB enerji politikalarında Türkiye'nin rolü" başlıklı makalede görüşlerine başvurulan Berlin Hür Üniversitesi Hazar Bölgesi Çalışmaları Merkezi Koordinatörü Dr. Lutz Mez'e göre enerjide transit ülke olan Türkiye'nin doğalgaz taşıma ve depolama kapasitesinin yanında enerji verimliliğini de artırması ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapması zorunlu. Bir sonraki sanayi devriminin yenilenebilir enerjiler ile olacağını ve nükleer enerji ve petrol'ün geçmişte kaldığını söyleyen Mez yenilenebilir enerjilerin maliyetlerinin olmadığını sadece bunları kullanmak için gereken teknolojinin maliyetli olduğunu ifade etti. Türkiye’nin sahip olduğu büyük potansiyeli kullanamamasında en büyük sebep teknolojinin olmaması olarak gösterildi.

MAYIS
Denizdeki küçük hayvanların, toksik bileşikleri emdikleri biliniyor. Toksik maddelerin deniz besin ağından boyunca geçip, balıkçılık ve deniz ekosistemlerinde kalıcı hasara neden olduğu endişeleri gittikçe artıyor. Bilim insanları Meksika Körfezi'nde bulunan petrol sızıntısının deniz yaşamı üzerinde etkisini inceliyorlar. Ortak korkuları ise toksik bileşiklerin balıklar tarafından da emilmesi. Önümüzdeki birkaç ay araştırmacılar Over Gulf Coast’dan gelecek olan 3 çeşit yumuşakça; istiridye, tellinid istiridye ve periwinkles’ların kabuklarına ve vücut dokularına bakacak ve petrol sızıntısından doğan zararlı bileşiklerin hayvanlar tarafından ne kadar hızlı emildiğine bakacaklar. Yumuşakçalar günlük bazda yeni katmanlar ekleyerek büyüdüklerinden kabukları, çevre koşulları için çok değerli bilgiler saklar. Besin ağının tabanına doğru yerleşmiş olarak, plankton ve alg ile beslenirler. Bu nedenle sistemlerinde hidrokarbon ve ağır metal birikimi başlayacak olması muhtemel olan hayvanlar arasında ilk sırada. Bu zararlı bileşikler, sonra kabuklu deniz ürünleriyle beslenen diğer büyük deniz canlılarına geçebilir. Evet, kaplumbağalar, kuşlar ve benzeri hayvanlar sonuçta hem doğrudan hem de dolaylı olarak petrolün toksisitesi yani zehrinden ve tortusal kirlenmeden etkileniyorlar. Petrolün, ekosistemde çok sinsi ve uzun vadeli bir yıkıcı etkisi var ve bu çalışma gerekli verileri ortaya koyacak gibi görünüyor.

Meksika Körfezi’ndeki petrol platformunda meydana gelen kazadan sonra Louisiane açıklarında petrol temizleme çalışmalarına katılan 125 balıkçı teknesinin, 4 denizcinin sağlık sorunlarıyla karşılaşması üzerine geri çağrıldığı bildirildi. Sahil koruma yetkililerinin açıklamasında, üç teknedeki toplam dört kişinin bulantı, baş dönmesi, göğüs ağrısı gibi şikayetlerde bulundukları aktarıldı. BP’nin yarattığı çevre felaketinin temizlenmesi bile insan sağlığına zarar veriyor. Gezegenimizin artık petrol bağımlılığından arınmasının zamanı geldi de geçiyor.


ABD Başkanı Obama BP’nin yarattığı petrol kirliliğini yerinde inceledi ancak, hemen sonra en son çamur pompalama yöntemi de suya düştü ve petrol sızıntısı hala devam ediyor. BP ise utanmadan şeffaflık adına sızıntının görüntülerini yayınlamaya devam ediyor. Obama, BP petrol felaketinin tekrarlanmaması için, önümüzdeki 6 ay geçerli olacak, Kuzey Kutbu’nda petrol aramayı yasaklayan, duyarlı ve enerji politikalarını cesaretlendirici bir adım attı. Greenpeace Amerika Okyanuslar Kampanyacısı John Hocevar, “BP ve Shell gibi şirketlerin politikacıların gözünü korkutması, enerji yasalarını neredeyse kendileri yazmaları, düzenleyici kurumlara rüşvet vermeleri devam ettiği sürece, bizim de bu kirli ve tehlikeli fosil yakıtlara bağımlılığımız devam edecek. Başkan Obama, kirletici lobi hareketlerini tartışmalardan uzaklaştırmalı ki, ülke temiz enerji devrimine doğru ilerleyebilsin” dedi. Amerika, küresel petrol rezervlerinin yüzde 3’üne sahip olmasına rağmen, dünya petrolünün yüzde 25’ini tüketiyor. Greenpeace’in geliştirilmiş ve Haziran 2010’da yayınlanacak Enerji Devrimi Senaryosu’nda, 2050 yılına kadar, ABD’nin petrol talebini yüzde 85’e kadar ve küresel talebini de yüzde 70’e kadar azaltabileceği gösteriliyor. Geçtiğimiz günlerde 7 Greenpeace eylemcisi, Port Fourchon’dan Louisiana’ya doğru hareket edecek olan geminin güvertesinde, Körfez’deki petrol felaketindeki petrolü kullanarak “Sıradaki Kuzey Kutbu mu?” mesajı boyamışlardı. BP yöneticileri en ufak bir suçlamaya maruz kalmazlarken, barışçıl bir eylem gerçekleştiren eylemciler, şu anda mahkemede ağır cezayla karşı karşıyalar. Ahlaki bir düzende ve çağı yakalamış bir hukuk düzeninde hapse girmesi gereken BP’nin yaptıklarını yapanlardır.

BP, Meksika Körfezi'ni kirlettikten ve bir çevre faciasına neden olduktan sonra yayılan ham petrolün çevreye etkilerinin araştırılması için on yıl sürecek bir çalışmaya 500 milyon dolarlık bir fon ayırma teklifinde bulundu. BP yönetimi, petrolün yayılmasını önlemek amacıyla Çarşamba günü yeni bir yöntem deneyeceklerini de açıkladı. Bu yöntem, denizin dibindeki patlak kuyu kapağına çamur ve çimento pompalanmasını içeriyor. Bu facia’dan sonra hiçbir açık deniz petrol platformuna izin vermemek gerek. Çok yakınımızda, Karadeniz’de de kıyıya çok yakın petrol arama sondajlarını sürdüren platformlar olduğunu unutmamak gerek.

Amerikan Çevreyi Koruma Dairesi; BP şirketinin, deniz suyuna karışan petrolü çözüştürmede kullandığı kimyevi maddeyi yasakladı. Petrol tabakasıyla mücadelede milyonlarca litre çözüştürücü kullanılmıştı. Resmi makamlar bundan böyle sadece zehirsiz maddelerin kullanılmasına izin veriyor. Petrol temizleme çalışmalarına katılan balıkçıların hastalandığı bildiriliyor. Öte yandan küçük bir sandalla denize açılan Billy Nungesser, parmağını Louisiana sahillerine vuran pas kahverengi katı petrol tabakasına batırdıktan sonra ‘denizdeki petrolle temas eden deniz kaplumbağası, kurbağa ve her türlü canlının sonu gelmiş demektir', dedi. Bölge halkı, BP’nin petrol sızıntısını önlemesi için çareler tükenince artık dua etmeye başladı. Ama denizin dibindeki patlak borunun robot kameralarla alınan görüntüleri sızıntının durdurulmasının kolay olmayacağını kanıtı. Yakın zamanda uygulanacak olan en yeni yöntem yüksek miktarda balçık pompalanıp ağzı da betonla örtülerek çatlağın kapatılmasına çalışılması olacak. Bu yöntemin başarı şansı hakkında kimse tahminde bile bulunmak istemiyor.

ABD'nin Meksika Körfezindeki petrol sızıntısının küçük bir bölümünün güçlü bir döngü akımına kapıldığı bildirildi. Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), güçlü okyanus akıntısının petrolü, Florida Keys olarak bilinen takımadalara, hatta ABD'nin doğu kıyısına kadar taşıyabileceği uyarısında bulundu. Sızıntının Küba'ya ulaşma ihtimali de mevcut. Bu sebeple Amerikalı yetkililerin Kübalı yetkililerle bağlantıya geçtiği bildirildi. Açıklamada sızıntının, Körfezin ortasında saat yönünde bir döngüye de kapılabileceği ve bu durumda Florida açıklarına ulaşmayacağı belirtildi. BP, hafta sonunda yerleştirilen deniz altı boru sistemi sayesinde Meksika Körfezi'nin tabanından sızmaya devam eden petrolün yüzde 60'ını pompalayarak toplamayı başardığını açıkladı. BP, şimdiye kadar yüzeyden 187 bin varil ham petrolün toplandığını kaydetti. Ancak sele karşı faraşla giderek sorumluluktan kurtulamayacağı kesin. BP’ye yakıştırılan yeni logoları görmek istiyorsanız http://www.greenpeace.org.uk/behindthelogo adresine girebilir ve BP yani “British Polluters”a sizde bir logo tasarlayabilirsiniz!

Deniztemiz Derneği/ TURMEPA Başkanı Tezcan Yaramancı, yaptıkları basın toplantısında Karadeniz'in bugün itibariyle çevre koruma literatüründe 'ölü deniz' olarak anıldığını söyledi. Tezcan Yaramancı, toplantıda "Denizlerimizde yaptığımız araştırmalar bizi büyük endişelere sevk etti. Özellikle Karadeniz’deki kirlenme alarm veriyor ve bu kirlenme gündemimizde öncelik teşkil ediyor" dedi. Toplantıda hazırlanan kirlilik raporu da basına dağıltıldı. Raporda şu çarpıcı veriler yer aldı: "İstanbul Boğazı’ndaki petrol kirliliğinin Karadeniz kaynaklı olduğu biliniyor. Karadeniz’i kirleten petrol ürünlerinin yıllık miktarı ise 410 bin tona ulaşıyor. Yılda ortalama 350 milyon ton petrol Akdeniz’de hareket halinde. Erdek-Avşa çevresi, Gemlik ve İzmit körfezlerinin sanayi atıklarıyla, İstanbul ve öteki yerleşim bölgeleri de ek olarak evsel atıklarla aşırı biçimde kirlendi. İstanbul’da günde 3.9 milyon metreküp atık su toplanıyor. Bunun sadece yüzde 10’u biyolojik olarak arıtılıyor. Yüzde 90’ı yeterince arıtılmadan denize boşaltılıyor. 2008 yılı verilerine göre hala 2 bin 783 belediye atıksu arıtma tesisi hizmetinden yoksun. Denize kıyısı olan 28 ilde toplam bin 257 belediyenin 399’unda kanalizasyon şebekesi dahi yok. Bin 257 belediyenin toplanan yıllık 2 milyar metreküp atık suyunun 537 milyon metreküpü arıtılmadan sulara karışıyor."

Meksika Körfezi’nde yaklaşık dört haftadır denize akan petrolü durdurma çalışmalarında, nihayet bir gelişme var gibi görünüyor. BP'nin, denizin derinliklerindeki çatlağa yerleştirilen borular aracılığıyla, bir kısım petrolü denize karışmadan tankerlere çekmeyi başardıkları belirtildi. Toplamda ne kadar petrolün denize karışmasının önüne geçildiği henüz bilinmiyor. 1600 metre derinlikte bir çıkış borusu yardımıyla, sızan petrol tankerlere çekilerek petrolün yüzde 85’inin arıtılmasına çalışılıyor. Petrol platformunun patlayarak batmasının ardından, petrolün Amerika kıyılarına doğru yayıldı. Ancak kullanılan kimyasal maddelerle, petrolün kıyılarda bir tabaka halinde yayılmasının önüne geçildi. Ancak kuşkulu bulunan durum sonucunda yapılan araştırmalarda, biyologların deniz yüzeyinin altında petrol öbeklerine rastladığı kaydedildi. Biriken petrol öbeklerinden her birinin, 16 km uzunluğunda, 6 km genişliğinde ve 100 metre yüksekliğinde olduğu açıklandı. Petrolün yayılmasını engellemek amacıyla kullanılan kimyasal maddeler de bu nedenle ABD’de tartışma yarattı. Kimyasal maddeler, deniz yüzeyinde petrolün birikmesine engel oluyor. Ancak görünürde petrol birikimi engellense de, esasında hiçbir yere gittiği yok, zarar vermeye devam ediyor.

Biyolojik Çeşitlilik Merkezi adlı grup, ABD hükümetine karşı, çevreye etkilerini araştırmadan, Meksika Körfezi’nde yüzlerce petrol sondajına izin verdiği gerekçesiyle mahkemeye başvurmaya hazırlanıyor. Grup tarafından hükümete gönderilen ihtar yazısında, ABD İçişleri Bakanı Ken Salazar’ın 2009’da göreve geldiği tarihten itibaren, Meksika Körfezi’nde 100 sismik araştırma ve 300 sondaj çalışmasına, çevre ile ilgili gerekli izinler alınmadığı halde izin verdiği ileri sürüldü. Açıklamaya göre izinler verilirken, "Deniz Memelilerinin Korunması" ile "Tehlike Altındaki Türler" yasası ihlal edildi. Grup sözcüsü Miyoko Sakashita da yaptığı açıklamada, "İçişleri Bakanlığı’nın böylece Meksika Körfezi’nde hukuksuz bir alan oluşturduğunu" ileri sürdü. Yasa gereği gönderilen bu ihtar yazısına yanıt vermesi için İçişleri Bakanlığı’nın 60 günlük süresi bulunuyor. Öte yandan petrol sızıntısının önlenmesi ile ilgili olarak, BP’nin yaptığı açıklamada hala en az bir hafta ila on güne ihtiyaçları olduğunu söyledi. Felaket gün geçtikçe büyümeye devam ediyor.

Meksika Körfezi'ndeki büyük çevre felaketinin sorumlusu British Petroleum (BP) denize günde 5 bin varil petrol sızdıran kaçağın kapatılmasına yönelik bir çabaya daha girişti. Platformu işleten ve çevre felaketinin tüm sorumlusu petrol devi BP, sızıntıyı durdurmaya yönelik yeni kapağı deniz tabanına indirdi. BP yetkilisi Bryan Ferguson, ilki başarısız olan kapaktan daha küçük olan yeni sızıntıyı önleyici sistemin, deniz dibine indirildiğini ve bu sistemin en geç yarına kadar çalışır hale getirilmesinin planlandığını belirtti. Ham petrol kaçağını durdurmak için geçen hafta da benzer bir operasyon düzenlemiş, ancak kaçağın üzerine yerleştirilen çelik huni-baca sistemi, içinde gaz ve suyun etkisiyle buza benzer kristaller oluşması yüzünden çalışmamış ve yukarı çekilmişti. BP, yeni sisteme sıcak su ve metanol basarak kristal oluşumunu engellemeyi hedefliyor. İngiliz petrol felaketi suçlusu, yeni tıpayı okyanus tabanına indirirken, çevre felaketin görüntülerini de yayınladı. BP'nin videoyu kazadan 23 gün sonra yayınlaması ise tepki çekti.

BP öte yandan tüm dünyaya çağrıda bulunarak çözüm için öneriler beklediğini duyurdu ve bunun için bir de internet sayfası düzenledi. BP’ye yapılan önerilerden en ilginci ise Rus uzmanlardan geldi. Bilin bakalım Rus’ların çözüm önerisi ne oldu; Rus uzmanlar petrol kuyusuna bir atom bombası atılarak akıntının durdurulabileceğini iddia ettiler. Sovyetler idaresinde beş kez bu yöntemin uygulandığını söyleyen uzmanlar, sadece bir seferinde başarılı olunamadığını bildirdiler. Kaş yaparken göz çıkarmak dedikleri bu olsa gerek. Neyseki şimdiye kadar Amerikan yetkililerden ve BP’den Rus teklifine bir cevap gelmedi.

ABD hükümetinin uzun zamandır beklenen iklim değişikliği tasarısı açıklandı, fakat gözlemciler Kongre'de zorlu bir mücadeleyle karşılaşacağını söylüyorlar. Yasa tasarısı 2020 yılına değin ABD'nin atmosfere saldığı karbon gazını yüzde 17 oranında düşürmeyi hedefliyor. Tasarıda ayrıca denizde petrol aramayı kısıtlayan önlemlerin hafifletilmesi teklif ediliyor, ancak Meksika Körfezi'ni etksi altına alan petrol sızıntısının ardından bu maddenin alacağı destek üzerinde soru işaretleri var. Ajanslar, kömürle işleyen termik santraller gibi karbon salımı yüksek tesislere yol açtıkları kirliliğin maliyetini ödemelerinin isteneceğini bildiriyor. Tasarıda temiz enerji teknolojisini geliştirmek için şirketlere yılda 2 milyar dolar teşvik sağlanması planlanıyor.

Meksika Körfezi'nde çevre felaketine yol açan petrol sızıntısının sorumluları ABD Senatosu'nda sorgulandı. BP yetkilileri bir kez daha tüm sorumluluğu üstlendi, zararı karşılayacaklarını açıkladı. Yok olan doğanın zararı nasıl karşılanabilir. Para’nın yenmediğini ne zaman anlayacak uluslararası şirketler. Sorgulama süre dursun, denize yayılan petrolün önüne geçilemiyor. Körfeze hergün 795 bin litrenin üzerinde petrol sızıyor.

Meksika Körfezi'ndeki Deepwater Horizon petrol platformunda 22 Nisan'da meydana gelen patlamanın ardından sızan ham petrol Amerika kıyılarını tehdit etmeye devam ediyor. Bugün artık durumun ağırlığı karşısında size bir magazin haber verelim. Alabama'da yaşayan kuaför Phil McCrory, radyo programında "Saç ve kılların emici özelliğiyle petrolü temizleyebiliriz" diyerek bir "saç ve kıl bağışı" kampanyası başlattı. McCrory, insan saçının ağırlığının altı katına kadar petrolü emebildiğini söylerken, altı ülkeden tam 370 bin kuaför ve 100 bin evcil hayvan bakıcısı topladıkları saçları, çoraplara sıkıştırıp göndermeye başladı. Bakalım bunları nasıl ve nerede depolayacaklar. Anlaşılan petrolü emme konusunda yapılan denemeler de olumlu sonuç vermiş. Bu arada başka yaratıcı eylemler de devam ediyor. Sarah Palin’in petrol sondajlarını destekleyen ‘Del bebek del!’ sloganı değiştirildi. Slogan protestocular tarafından ‘Temizle bebek temizle!’ olarak tersine çevrildi. British Petroleum - BP şirketinin baş harfleriyle de oynayan göstericiler, yeni isim verdi “Big Polluter” yani ‘Büyük Kirletici’. Bu büyük felaketle baş ederken espiriyi elden bırakmamak gerek, ancak temizliğin asla tamamlanamayacağı verilen zararın büyük kısmından geri dönülemeyeceği de bir gerçek, daha önemlisi bu felaketin bir daha olmaması için gerekli önlemleri almak veya dahası petrol bağımlılığından kurtulmak.

Meksika Körfezi'ndeki petrol sızıntısının oluşturduğu petrol tabakasının ABD'nin Louisiana eyaleti açıklarında Chandeleur takımadalarına ulaştığı açıklandı. Breton Doğal Hayatı Koruma Bölgesi'nin bir parçası olan ve insanların yaşamadığı takımadalardaki pelikanlar ve diğer bazı kuşların petrole bulandıkları belirlendi. ABD Ulusal Denizcilik Kurumu'ndan bir yetkili, adanın petrol kaplanmakta olduğu uyarısında bulundu. Sızıntının olduğu kuyuyu kapatmak üzere inşa edilen dev huni denize indirilmeye başlandı. Chandeleur takımadalarının bir parçası olan Freemason Adası, petrolun kıyılarına vurduğu ilk kara parçası oldu. Chandeleur takımadası, Amerika Birleşik Devletleri'nin en eski doğal rezervlerinden. Adalar ayrıca sayısız çeşitlilikte canlılara evsahipliği yapan bir kuş cenneti. Karides avlamakta kullanılan teknelerin kaptanları geçim kaynaklarını sağladıkları yerlerin büyük hasar gördüğünü belirtti.

Saçma bir hijyen anlayışıyla hayatımızın her alanına giren naylon poşetler, doğayı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Petrol ürünlerinden olan naylon poşet yerine file kullanımı özendirilmek amacıyla ’’İklim İçin Yeşil File Kampanyası’’ başlatıldı. Kampanyanın tanıtımında yapılan konuşmada, iklim değişiklerinin temel nedeninin fosil yakıtlarının kullanımı olduğunu kaydedildi. Bir poşetin doğadan yok olması 400 yılı buluyor. Bir naylon poşet, ortalama ömüre göre 5 insan nesil sonra yok oluyor. Beş kişiden biri, naylon poşet kullanmaktan vazgeçse bunun sonunda bir nesil boyunca 31 milyar 46 milyon 400 bin poşetten kurtulacağız. Kadıköy ve Bakırköy belediyelerinin başlattığı gibi poşet kullanımının yasaklanması beklemeden gönüllü olarak alışverişte yeşil file, bez torbalar ve dönüşümlü kağıtlar kullanmaya başlamalıyız, belediyemizi yasaklamaya zorlamalıyız.

Felaket, facia Meksika Körfezinde sürüyor. İngiliz petrol şirketi BP Meksika Körfezi`nde çevre felaketine yol açan platformdan kaynaklanan 3 sızıntı noktasından birini 98 tonluk dev bir tıpa yardımıyla kapatmayı başardığını açıkladı. Ancak bunun Körfez`e yayılan toplam petrol akışını azaltması beklenmiyor. Hala 2 sızıntı noktası daha var. Bildiğiniz gibi BP güvenlik hataları nedeniyle platformdaki patlamadan iki gün sonra, kuyudan günde en az 800 bin litre ham petrol denize karışmaya başlamıştı.

Bunları derken bakın ne oluyor. Dünyada, kişi başına düşen enerji kullanımı sürekli bir artış eğilimi içerisinde. 2020 yılında tüm dünyanın enerji talebinin, bugünkü enerji talebine göre yüzde 65 daha fazla olacağı açıklandı. 2050 yılındaki enerji talebinin ise yüzde 250 kat daha fazla olacağı tahmin edilmekte. Bu gidişle 2030 yılına kadar petrol, doğal gaz ve kömürün diğer yakıtlara göre hakim durumda olması bekleniyor ancak bu dünyanın sonu olur. Yeni rezervler bulunmadığı takdirde, petrolün 41 yıl, doğal gazın 62 yıl ve kömürün 204 yıl sonra biteceği öngörülüyor ancak bu yakıtların artık yerin ve okyanusların dibinde kalması gerekiyor ki iklim değişikliği alıp başını daha da kötü hale gelmesin. Fosil kaynakların yoğun olarak kullanılmasıyla tüm dünyada Karbon emisyonlarının artışı ve küresel ısınma nedeniyle ekolojik dengenin alarm vermeye başlaması enerjinin verimli kullanılmasını ihtiyaçtan çok bir zorunluluk haline getirdi. En temiz enerjinin hiç üretilmemiş enerji olduğu düşünüldüğünde, enerji verimliliği çalışmaları çevrenin korunmasına da büyük katkı sağlar. Çevreyi korumanın en az maliyetli yolu, enerjinin verimli kullanılmasından geçmekte. Enerji verimliliğinde en önemli faktör, enerji tasarrufu. Tasarruf konusunda hükümetlerin bir an önce çeşitli çalışmalar yürütmesi, yeni politika ve stratejiler üretmesi ihtiyacı artık kaçınılmaz oldu.

Meksika Körfezi'nde petrol platformunun batması sonucu meydana gelen ham petrol sızıntısının durdurulması için inşa edilecek mekanizmanın 90 günden önce bitmeyeceği bildirildi. Amerikan Sahil Güvenlik yetkilileri, okyanus tabanında sızıntının olduğu yere yerleştirilecek ve petrolün kuyudan fışkırmasını durdurmayı ve kuyunun tıkanmasını amaçlayan "önleyici mekanizmanın" inşasının, en iyi ihtimalle 90 gün süreceğini söyledi. Metal ve betondan yapılacak önleyici mekanizma, 74 ton ağırlığında, 12 metre yüksekliğinde, 7,3 metre genişliğinde ve 4,3 metre eninde dev bir oda şeklinde olacak. Petrol sızıntısı, İngiliz şirketi BP'nin işlettiği deniz platformunun çökmesi ardından iki haftayı aşkın süredir devam ediyor. Bizim merak ettiğimiz ise çevrenin 90 gün direnip direnemeyeceği, ortaya çıkan çevre faciasının bedelini doğa ödemeye devam ederken, petrol platformları ve kaza risklerine karşı fosil yakıt bağımlılığından kurtulup kurtulmayacağımız.

Tam da bu sırada Greenpeace Amerika’da çevre katliamı hakkındaki raporunu açıkladı. Greenpeace.org.tr sitesinden detaylı olarak okuyabileceğiniz raporda sızıntının sonuçları her açıdan değerlendiriliyor. Bugün öncelikle sizlere körfezin etrafındaki yaban hayatın nasıl etkileneceği ile ilgili biraz bilgi vereceğim:
Petrol sızıntısından etkileneceklerin başında kuşlar geliyor. Risk altındaki türlere ABD’nin Louisina eyaletinin simgesi henüz geçen sene Amerika’nın Nesli Tükenmekte Olan Hayvanlar listesinden çıkardığı kahverengi pelikan da dahil. Pelikanlar sahile çok yakın olan adacıklara yuvalarını yapar ve kıyıya yakın yerlerden beslenir, ve üreme mevsimleriyse henüz başladı. Bildiğiniz gibi kuşlar petrole bulandığında tüyleri havayı yakalama ve suyu tutma yeteneğini kaybediyor. Sonuçta kuşlar sıcaklıklarını koruyamıyor ve hipotermi oluyor. Sıcaklığını korumak içinse kuşlar metabolizmasını hızlandırıyor bu da daha çok enerjiye ihtiyaç duydukları anlamına geliyor. Ne yazık ki kuşların petrole bulanmış tüyleri onların suyun üstünde durmalarını imkansız hale getiriyor ve kuşlar ne beslenebiliyor ne de yüzebiliyor. Özellikle petrol kıyıya gelirse bu durumun üstesinden gelemeyecek türler arasında Amerikan istridye kuşu ve yağmurkuşu da bulunuyor.
Sızıntıdan etkilenecek bir diğer tür de balıklar. Meksika Körfezi’nin kuzeyi nesli tükenmekte olan orkinoslar için bu mevsimde bir yumurtlama bölgesi. Orkinosların yumurtaları suyun yüzeyine yakın yerlerde yüzer ve larvalarıysa yumurtalarından ilk çıktıklarında da suyun yüzeyinde kalır. Bu sebeple petrol sızıntısı orkinosların hayat döngüsü için son derece kritik bir zamanda meydana geldi. Greenpeace Amerika’nın Okyanus Mücadele yöneticisi John Hocevar böyle bir sızıntının hayatta kalabilecek orkinos larvalarının sayısını önemli oranda azalttığını söyledi. Meksika Körfezi’nin daha çok eti ve yağı için yetiştirilen ringa balığı yetiştirme bölgesi Greenpeace Örgütü’ne göre Amerika’nın üçüncü bazı mevsimlerdeyse ikinci en büyük balık yetiştirme çiftliği. Ringa balıkları sudaki bazı organik materyalleri süzerek beslendikleri için süzme sistemlerinden kirli suyu geçirirken petrolden etkilenebilir. Kayıplar Louisiana’nın karides ve istiridye endüstrisini de vurabilir. İstiridyeler sudaki bazı organik materyalleri süzerek beslenirler ve kaygan petrol birikintilerinden yüzerek kaçamaz. Louisiana’nın en önemli istiridye toplama sezonuysa 1 Mayısta başlar.
Sadece kıyıda yaşayan türler yani kuşlar ve balıklar etkilenmiyor petrol sızıntısından. Petrol okyanusta yayılmaya devam ettikçe birçok hayvan daha bu petrolle karşılaşacak. Kanatlı balinalar, kaşalotlar ve yunusların da risk altında olabileceğini belirtti. Körfez’de ilerleyen pek çok tür deniz kaplumbağalarının baharda yuva yapma mevsimleri yaklaştığı ve nefes almaları için suyun yüzeyine çıkmaları gerektiği için sayılarında bir azalma olabilir. Greenpeace deniz kaplumbağalarının karaya yumurtlamaya geleceklerine ve yavru kaplumbağaların denize ulaşabilmek için bu petrol tabakasını aşmak zorunda kalacaklarına ayrıca işaret etti.
Öte yandan ABD Başkanı Meksika Körfezi'nde batan petrol platformunun neden olduğu çevre kirliliğinin temizlenmesinin masraflarını platformun sahibi BP'nin karşılayacağını söyledi. Biz de sormak istiyoruz “Ya doğal hayatı öldürmenin bedeli ne?”

Meksika Körfezi'ndeki petrol felaketi başlayalı tam 18 gün oldu. Günde 5 bin varil petrol okyanusa sızmaya, 5 bin kilometrekarelik bir alanı kaplayıp karaya doğru ilerlemeye devam ediyor. Sızıntıyı durdurmak için bugüne dek pekçok yöntem denendi. Petrolü yakma girişimleri oldu; ancak fazla çevre kirliliği yarattığı için bu yöntemden vazgeçildi. Petrol dağıtıcı kimyasallar kullanıldı, ama bilim adamları onların da okyanuslardaki canlılara zararlı olduğu uyarısında bulundu. Petrolü başka bir kanala nakletmek umuduyla hızla yeni kuyular açılıyor. Ancak bu, tamamlanması haftalar alabilecek bir proje. Geçen hafta büyük ümitlerle okyanusa indirilen dev huniye gelince: İçinde buz benzeri kristaller oluşup huninin ağzını tıkayınca, bu yöntem de işe yaramadı. Önerilen yöntemlerden biri de bölgeye petrolle beslenen bakterileri bırakmak. Ancak bu yöntem bölgedeki doğal yapıyı değiştirecek bir yöntem olduğu için soru işaretleri ile dolu. Bir diğer öneri de petrol sızıntısını doğal yoldan emebilecek yosunları kullanmak. Öneri, yosunlardan yapılan torflarla petrolü emip sonra da bölgeden uzaklaştırmayı düşünüyor. Bir başka çözüm önerisi de "mantar ve saçlar"... Saç ve mantardan yapılan özel halıların petrolü emebileceği düşünülüyor. Sızan petrolden sorumlu olan BP yetkililerinin dün verdiği bilgiye göre şirket, kuyuyu eski lastikler ve golf topları ile doldurmayı düşünüyor. Petrol sızmaya devam ederken... bir çözüm hala bulunabilmiş değil.


HAZİRAN
Meksika Körfezi’nde BP şirketine ait petrol kuyusu platformunun patlaması tarihin en büyük çevre felaketlerinden birine dönüşürken, nisandan beri felaketle başa çıkamayan ABD’ye beklenmedik bir yerden yardım önerisi geldi. Obama yönetiminin baskısıyla BM Güvenlik Konseyi’nden İran’a karşı çıkan dördüncü yaptırım paketinin en büyük hedefi konumundaki Devrim Muhafızları, felaketin Amerika açısından bir ‘utanç’ olduğunu belirtip uzmanları yollayarak petrolü derhal temizleme teklifi yaptı.?Yardım teklifi, bizzat yaptırım listesinin tepesindeki Devrim Muhafızları’nın sanayi kolu Hatim el Enbıya’nın Başkanı Tuğgeneral Rüstem Kasım’dan geldi. Kasım, “Karayipler’deki sıradan vatandaşların hayatı da tehlikede. Bahama ve Jamaika’ya varması an meselesi. İnsanlık tarihinin en büyük felaketi olma yolunda ilerliyor. Kendini beğenmiş batılı uzmanlar çaresiz. Bu Amerika, Britanya ve kendilerini teknolojinin beşiği gören süpergüçler için bir leke, utanç verici bir olay. Petrol kuyusu platformu patlayalı iki ay oluyor. Sızıntıyı toplamaktan acizler. Son yaptırıma rağmen, uzmanlarımız insani bir misyon için kolları sıvayıp, kendine has özel yetenekleriyle Meksika Körfezi’ni temizleyebilir” dedi. Bu sözlerde samimiyet varsa o zaman Iran’ın nükleer enerji planlarından vazgeçmesini, petrol üretimini enerji kullanımından ayırmasını ve yenilenebilir enerji devrimi yapmasını ve muhafaza etmesini bekleyebiliriz diye düşünüyorum.

Meksika Körfezi'nde büyük bir çevre felaketine yol açan petrol sızıntısı, benzer bir projenin uygulandığı Karadeniz için de endişeleri gündeme getiriyor. Uluslararası enerji uzmanı Necdet Pamir, dünyanın Meksika Körfezi'ndeki petrol sızıntısını tartıştığı bir dönemde, Karadeniz'deki petrol arama faaliyetlerinin, bölge halkını endişelendirmesinin anlaşılır olduğunu söyledi. Pamir, Karadeniz'deki platformlar Meksika Körfezi'ndeki platformdan daha derinde petrol aradığını, daha önce Karadeniz'de bir petrol platformunun tasarım hatası nedeniyle çöktüğünü ancak bunun sonucunda bir sızıntının yaşanmadığını da söyledi. Türkiyede, geçtiğimiz aylarda boğazlardan çekilerek Karadeniz açıklarına götürülen petrol platformuyla su yüzeyinin 2000 metre derinliğinde petrol bulunması hedefleniyor. Brezilyalı enerji şirketi Petrobras, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile de Karadeniz'de arama için iki ayrı anlaşma imzalamıştı.

İngiliz petrol şirketi BP, Meksika Körfezi'ndeki petrol sızıntısının sebep olduğu çevre kirliliğinden etkilenen kişi ve kurumların zararlarını tazmin etmek amacıyla oluşturulacak bağımsız fona 20 milyar dolarlık ödeme yapmayı kabul etti. Fonun, 11 Eylül’de hayatını kaybedenlere yapılan ödemeleri yöneten hukukçu Kenneth Feinberg tarafından idare edileceğini belirtildi. ABD Başkanı Obama bütün Amerikalılara petrole güvenmekten uzak durmaları ve alternatif enerji kaynakları geliştirmeleri çağrısı da yaptı. Obama, “Bugün körfeze bakınca oradaki hayatın siyah petrol bulutuyla tamamen tehdit altında olduğunu görüyoruz. BP neden olduğu zararı ödeyecek. Biz de Meksika Körfezi’ndeki insanların bu trajediyi atlatmaları için ne gerekiyorsa yapacağız” diye konuştu. Bakalım bu felaketten ders alarak biran önce Greenpeace’in sunmuş olduğu Enerji Devrimi harekete geçirilerek fosil yakitlara bağımlılıktan kurtulmak için Dünya’daki bütün politikacılar adım atacak mı yoksa kısa zamanda unutulan boş sözler olarak mı kalacak!

Meksika Körfezi'nde sondaj gemisinde yangın çıkması nedeniyle petrol toplama çalışmalarına ara verildi. BP, Meksika Körfezi'ndeki kuyudan çevreye yayılan petrolü toplama çalışmalarına, sondaj gemisindeki yangın yüzünden ara verildiğini açıkladı. Şirketten yapılan açıklamada, Discoverer Enterprise sondaj gemisindeki sondaj kulesine isabet eden yıldırımın yangına sebep olduğunun tahmin edildiği ve yangının söndürüldüğü bildirildi, ancak BP, denize akan petrolü toplama çalışmalarına ne zaman tekrar başlanabileceği konusunda bilgi vermedi. Öte yandan Başkan Obama’nın yönetimi, Meksika Körfezi’nin temizlenmesi için hazırlanan fona İngiliz petrol devi BP’nin 20 milyar dolar aktarmasını istedi. Obama, “Bu felaket, gelecek yıllarda, bizim çevre ve doğa hakkında düşündüklerimizi tamamen farklı bir şekilde değiştirecek.” dedi. Keşke düşünceleri doğayı yok eden felaketten önce değiştirebilseydik...

Greenpeace ABD Okyanus Kampanyacısı John Hocevar, Louisiana Büyük Ada’dan bildiriyor: Büyük Ada, körfezdeki çevre felaketinde malesef “ağır yağlı” olarak sınıflandırılan bölgelerden biri. BP’nin örtbas etme çabalarına rağmen burada delil topluyoruz. Dün bir gel-git düzlüğünde onbinlerce ölü pavurya gördük. Biliyorum tarihimizin en büyük çevre felaketini yaşarken sadece pavuryaların ölmesini bahsetmek garip gelebilir. Bu felaket deniz kuşları, kaplumbağlar hatta balinalar gibi bir çok türün ölmesine yol açıyor. Bir kaç ölü pavuryayı kim niye düşünsün? Problem herşeyin birbiri ile bağlantılı olmasında. Pavuryalar kumun içinde yaşar. Dipde petrol biriktikçe pavuryaların kabuğuna da dolmaya başlar. Yani pavuryalar ölüyorsa, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: kumun üstü tamamen petrol ile kaplanmış durumda ve burada bakteriler dışında hiçbir canlı yaşayamaz. Tabi bununla bitmiyor. Nurse köpekbalıkları, dilbalığı ve diğer dip balıkları gibi kaşık gaga ve akbalıkçıl gibi deniz kuşları da pavurya ile beslenir. Bu canlılar ya petrollü pavuryaları yiyip petrol kimyasallarıyla zehirlenirler veya felaketten dolayı başka hiç yiyecekleri kalmadığı için aç kalırlar. Yani anlayacağınız pavuryaların ölümü sadece pavurya ile bitmiyor.

Meksika Körfezi’ndeki petrol felaketi, nihayet gözleri yenilenebilir enerjilere çevirdi. Berlin Ekoloji Enstitüsü’nün Almanya ile ilgili hazırladığı ‘Blueprint Germany’ adlı araştırmanın proje Sorumlusu Felix Matthes, “Meksika’da yaşanan petrol felaketi bize şunu gösterdi; enerji kaynaklarına ulaşımın giderek zorlaşması ve bu sürecin giderek daha hassaslaşan ekolojik sisteme etkisi nedeniyle, günümüzdeki enerji kullanımının bedeli oldukça yüksek” diyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından yaptırılan “Blueprint Germany” adlı araştırma, Almanya’nın 2050 yılına kadar sera etkisine yol açan gazların salımını büyük oranda düşürüp, sıfır karbondioksit hedefine ulaşabileceğini ortaya koyuyor. Bunu yaparken yaşam standartları ve ekonomik büyümeden ödün verilmesi gerekmediğinin de altı çiziliyor. Matthes sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çalışmamızda, bu kadar çok olumlu yan etkiye rastlayacağımızı düşünmemiştik. Örneğin su kirliliğini engelleyecek, petrol fiyatlarının artışından kaynaklanan yoksullukla mücadele etmemiz kolaylaşacak“ diyor. Süphesiz enerji tasarrufu sadece iklim koruma için olumlu bir önlem değil, aynı zamanda yükselen enerji fiyatlarından daha az etkilenmemizi sağlıyor ve isthdam yaratıyor.

Yeni resmi rakamlara göre, Meksika Körfezi'ne herhangi bir temizleme girişiminden önce, günde 40 bin varil petrol sızıyordu. Amerikan Jeolojik Araştırmalar Dairesi'nin açıkladığı bu rakam, daha önceki tahminlerin iki katına denk düşüyor. Bazı Amerikalı siyasetçiler, BP'nin bu ülkede verdiği zararlara karşılık tazminatları ödeyene kadar, temettü ödemelerini durdurmasını istemişti. Öte yandan iflas ilan edebileceği söylentileri nedeniyle iyice zor duruma düşen BP’nin hisse senetleri eriyor. Hisseler, dünya borsalarında temizleme operasyonunun olası bir iflası gündeme getiribileceğine ilişkin söylentiler yüzünden dip yaptı. Başkan Obama, ayrıca Deepwater Horizon'ın çöküşü ardından derin sularda sondaj çalışmasına getirilen moratoryumun çok sayıda sektör çalışanını işsiz bıraktığını ve işsizlik maaşlarının BP tarafından ödenmesi gerektiğini söyledi.

Avrupa Çevre Bakanları Lüksemburg’da toplanıyor. Greenpeace bu toplantıda tartışılacak olan konulardan özellikle ikisini çok yakından takip edeceğini açıkladı: Birincisi Avrupa Komisyonu tarafından yapılan son değerlendirmede AB’nin sera gazı salımlarını azaltma hedeflerinin arttırılması ile ilgili sonuçlarının kabulü. İkincisi de AB üye ülkelerinin komisyondan uzun süredir talep ettikleri genetiği değiştirilmiş ürünler (GM) için doğru uyarlama şartları için yapılacak tartışmalar. Avrupa Komisyonu değerlendirmede, AB'nin mevcut iklim ve enerji hedeflerini uygulama maliyetini 2008 yılında tahmin edilenden önemli ölçüde daha düşük buldu. Komisyon ayrıca AB'nin sera gazı salım azaltma hedefinin %20’den % 30’a artırılmasının gaz ve petrol ithalatından yılda 40 milyar Avro’luk tasarruf edileceğini ve yüz binlerce yeni insan için istihdam oluşturacağını belirtti.

Amerika Birleşik Devletleri Senatosunun enerji görüşmelerinde, BP’nin yol açtığı felakete karşılık tazminat ödemesi yapması fikrine karşı çıkılması üzerine körfezde perişan olan karides avcılarından Diane Wilson kendi üstüne petrol dökerek yaptığı protesto nedeniyle tutuklandı. Diane Wilson, kendisi gibi pekçok karides avcısının hayatlarının mahvolduğu Teksas’dan gelmiş. Wilson şunları söyledi: ‘Benim adım Diane Wilson. Körfezde dördüncü nesil bir karides avcısıyım. BP felaketi ile benim toplumumun yokolduğunu görüyorum ve bu beni çileden çıkarıyor. Bir yandan da Senatör Lisa Murkowski gibi seçilmiş temsilcilerin, bu felaketin yasal olarak sorumlusu olan BP’nin ödeme yapmasını engellediğini görüyorum. Murkowski BP’nin mali sorumluluğunu 75 milyon dolar gibi zavallı bir düzeyde tutmak istiyor. Bu kadarı fazla. Ne cüretle insan eliyle yaratılmış felaketin harap ettiği Amerika halkı yerine bu kadar petrol şirketlerinden yana olabilir.’ Wilson yıllardır körfez kirliliğine karşı mücadele veriyor. “Makul Olmayan Kadın: Karides avcıları, Politikacılar, ve Çevreyi kirletenler” adlı kitabında petrol ve kimyasal şirketlerle yıllardır yaptığı mücadeleyi anlatıyor. Wilson ısrarla tek şey söylüyor: Petrol şirketleri havayı, suyu ve doğal hayatı yok ediyor ve hükümetler buna izin veriyor. Murkowski gibi politikacılar büyük petrol şirketlerinden kampanya parası alıp onlarla işbirliği yapıyor. Bu artık durmalı! Amaaan petrol, canııım petrol....

Meksika Körfezi'ndeki BP sızıntısına Obama yorumu: Kime tekme atılması gerektiğini iyi bilen işçiler ve uzmanlarla görüşüyorum. Benim yorumum ise şu:
Sınırlı ve ulaşılması zor fosil yakıtlara olan talebi karşılamak için arayışa devam etmemizin çevresel ve ekonomik maliyeti ortadayken niye vazgeçip yenilenebilir enerjiye yönelmiyoruz?
Meksika Körfez’indeki olay dünyada görülecek bir ekonomik kaosun ilk göstergesi ise daha fazla petrol aramak bizi daha riskli bir yere itecek, temiz ve yenilenebilir enerji teknolojisine yatırım arz güvenliğimizi sağlayacak.
Bu düşük karbonlu enerji ürünleri piyasası 2050 yılına kadar yılda en az 500 milyar dolar değerinde olabilir, yeter ki bu yönde gelişim istensin.
Fosil yakıtlardan uzaklaşıp yenilenebilir enerjilere yatırım ekonomilerinin durgunlukdan kurtulması için değerli bir fırsat. Çünkü en etkili düşük karbonlu enerji sistemlerini sunmakta başarılı olan ülkeler, beceri ve teknolojilerini gelecekte ihraç edecekler.
Devletler ve özel sektör artık yeşil enerjinin sadece çevreye duyarlı olmanın ötesinde bir şey olduğunun farkına vardılar; enerji güvenliği ve ekonomik fırsatları korumak için önemi giderek daha da artan bir yere sahip.
Meksika Körfezi'ndeki BP’nin neden olduğu felaketten çıkarılacak bir ders daha var: O da biz eyleme geçmekte ne kadar gecikirsek pisliği temizlemek o kadar zorlaşır.

BP, Meksika Körfezi'nde 45 gündür petrol yayan kuyusundaki sızıntıyı kontrol altına alma yönünde mesafe katettiğini açıkladı. BP'nin yönetim kurulu başkanı Tony Hayward, kuyunun ağzına yerleştirdikleri mekanizmanın günde ancak 10 bin varil petrolün denize sızmasını önlediğini kaydetti. Denize sızması önlenen petrol miktarının cumartesi günü artmış olması da operasyonun nispeten etkili olduğu savlarını güçlendiriyor. Hayward, şirketin sızıntıyı durdurduktan sonra temizleme çalışmalarına başlayacağını belirterek, ''Petrolü temizleyecek, çevrenin gördüğü zararı iyileştirecek Körfez bölgesini bu olaydan önceki haline dönüştüreceğiz'' dedi. Keşke o kadar kolay olsa... hala neden temizleme çalışmalarına başlanmadı o zaman.

Meksika Körfezi’nden gelen petrol kirliliği haberleri devam ediyor. BP'nin yöneticileri, petrol sızıntısı ile başa çıkmak için yeterince hazırlıklı olmadıklarını kabul etti. BP Genel Müdürü Tony Hayward, Financial Times gazetesine verdiği mülakatta, derin sularda meydana gelen bir sızıntı için yeterli teçhizata sahip olmadıkları yönündeki eleştirilerin de tümüyle haklı olduğunu söyledi. Öte yandan BP petrol sızıntısını önlemek için bir yeni yöntem daha deniyor. Sızıntıya neden olan boruyu dev makaslarla kesen mühendisler, bu noktaya bir kapak yerleştirmeyi deneyecek. Bu kapak ile sızan petrolün denize yayılmadan vakumlanması ve bir gemide toplanması hedefleniyor. Hayward yöntemin başarılı olup olamayacağını görmek için 12 ila 24 saate ihtiyaçları olduğunu dile getirdi.

Son zamanlarda kaçınılmaz bir biçimde hep başladığımız gibi Meksika Körfezindeki petrol faciası ilk haberimiz. ABD Başkanı Obama'nın enerji konularındaki danışmanı Carol Browner, ABD'nin kendisini "en kötü senaryo için" hazırladığını ve petrol sızıntısının Ağustos ayından önce durdurulamayabileceğini belirtti. Meksika Körfezi'ndeki patlamadan sonra ABD’nin Louisiana eyaleti kıyılarına vuran petrol, olumsuz etkilerini iyice göstermeye başladı. Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Meksika Körfezi'ndeki petrol sızıntısının ABD'nin karşı karşıya kaldığı en kötü çevre krizi olduğunu söyledi. İngiliz petrol şirketi BP, sızıntıyı durdurmak üzere denediği son yöntemin de başarısız olması üzerine yeni bir taktik deneme kararı aldı. Ancak, kullanılacak yeni yöntemlerin de başarı sağlayıp sağlayamayacağı net değil.

Petrol kirliliği suçlusu BP, Meksika Körfezi'nde büyük bir çevre felaketine dönüşen petrol sızıntısını önlemek için yürüttüğü kuyuyu çamur ve çimentoyla tıkama girişimi de başarısızlıkla sonuçlandı. Şirket yetkililerinden Doug Suttles, şimdi yeni bir seçenek üzerinde çalıştıklarını ve bir kaç gün içinde de yeni stratejiyi uygulayacaklarını söyledi. Başarısızlığa uğrayan ve ''tepeden öldürme'' olarak adlandırılan yöntemde yoğunlaştırılmış çamur ve çimentoyla sızıntının olduğu kuyuyu tıkamak devredışı bırakmak hedefleniyordu. BP, operasyon kapsamında kuyuya 30 bin varil çamur ve çimento pompaladıklarını, bunun dakikada 80 varil anlamına geldiğini, ancak başarılı olamadıklarını söylüyor. Şimdi uygulayacakları seçenek ise denizaltı robotları kullanılarak sızıntıya neden olan boruların kesilerek üzerlerinin kapatılması esasına dayanıyor. BP, yeni seçeneğin yaşama geçirilmesinin en az dört gün süreceğini, başarılı olacağına inandıklarını, ama garantisinin de bulunmadığını söylüyor. Teknisyenlerin üzerinde durdukları bir başka nokta da, kuyuya ulaşacak iki alternatif delik kazılarak halihazırdaki basıncın hafifletilmesi. Böylece sızıntının kontrol altına alınmasının kolaylaştırılması. Ancak bu da zaman alacak bir çaba. Bu arada çevre felaketi devam ediyor, halk isyana doğru gidiyor.

TEMMUZ
BP'nin neden olduğu derin denizdeki petrol sızıntısı durur gibi olduğu sırada ABD’de Pere Ana C. adlı römork gemisinin Mud Gölü yakınlarındaki bir kuyunun başına çarpması sonucu yine petrol sızmaya başladı. Çarpışma havada patlamalara neden oldu. Yetkililer bir mil uzunluğunda petrol tabakası oluştuğunu söyledi. Kuyu, Körfez açıklarında olmayıp New Orleans'ın 65 mil güneyindeki Plaquemines ve Jefferson bölgesi yakınlarındaki karasuları dahilinde yer alan kanallarda bulunuyor. Römork gemisinin kaptanı sahil güvenliğe yaptığı açıklamada kuyunun iyi aydınlatılmadığını söyledi, ancak kaza gündüz 11:00'de gerçekleşti. Sahil Güvenlik’ten Teğmen Brian Sattler, sadece gemiyle ulaşılabilen alana inceleme yapmak üzere bir helikopter gönderildiğini söyledi. Mud Gölü, ekolojik hassasiyete sahip bir haliç ve Barataria Koyunun bataklık ve göller ağının parçası. Yetkililer petrolün dalgalarla Körfeze yayılmasını önlemeye çalışıyor.

Fakat, Yeni Zelandalılar bu büyük başarıyla yetinmiyor ve şimdi de hükümetlerinden iklimi katleden fosil yakıtlardan vazgeçip temiz enerjiye yatırım yapmasını istiyor. Yeni Zelanda'da derin denizlerde yeni petrol kuyuları açılması, yeni kömür ve linyit madenleri planları yapılıyor. Greenpeace Yeni Zelanda gönüllüleri, bu planları protesto etmek için düzenledikleri eylemde kendilerini 'petrol'e bulayarak hükümete Yeni Zelanda açıklarında petrol çıkarma planlarından vazgeçmesi gerektiği mesajı gönderdi. En son Meksika Körfezi ve Dalian'da yaşanan petrol felaketlerinin doğal yaşamı ve ekosistemi, dolayısıyla tüm gezegeni ne denli etkilediği düşünüldüğünde, petrole olan bağımlılığımıza tüm dünyada bir son vermemiz gerektiği daha net ortaya çıkıyor.

Londra'nın merkezindeki 46 BP istasyonu, Greenpeace eylemcileri tarafından kapatıldı. Greenpeace internet sitesinde yapacağı eylemi, "Bugün Londra’da bütün BP istasyonlarını kapatıyoruz" ifadesiyle duyurdu. Tüm istasyonlardaki petrol akışını sağlayan düğme kapatıldı ve tekrar açılmaması için güvenli bir şekilde söküldü. Bir istasyonda ise Greenpeace tırmanışçıları BP'nin artık adı kötüye çıkmış yeşil logosunu, şu anda insanların zihninde canlanan imajını daha iyi yansıtan -BP'nin güneşini petrole bulanmış bir denizde batarken gösteren- bir logo ile değiştirdi. Greenpeace Birleşik Krallık Genel Direktörü John Sauven, yaptığı açıklamada, eylemin araç sürücülerini değil, BP’yi hedef aldığını söyleyerek, "Artık sözde değil, özde petrol ötesine geçmeleri için bu felaket bir firsat olabilir" dedi. İngiliz polisi, protestodan haberdar olduklarını ancak eylemle ilgili şu anda kimsenin tutuklanmadığını bildirdi.

BP’de Meksika Körfezi olayının ardından Genel Müdür Tony Hayward’ın görevinden 1 Ekim itibariyle ayrılacağı öğrenildi. İngiliz petrol grubu British Petroleum Yönetim Kurulu’nda, Tony Hayward'ın yerine şirketin Amerika ve Asya'dan sorumlu müdürü Robert Dudley'nin getirilmesi onaylandı. Şirketten yapılan açıklamada, bu karara karşılıklı anlaşmayla varıldığı belirtilerek, Hayward'ın 30 Kasım'a kadar yönetim kurulunda kalacağı ve yeni görevinin, BP'nin Rusya'daki ortak teşebbüsü TNK-BP'de, olacağı bildirildi. 28 yıldır BP'de çalışan Hayward, son üç yıldır da Genel Müdürlük görevini sürdürüyordu. Nisan ayında Meksika Körfezi'nde meydana gelen kaza nedeni ile şirketin milyarlarca dolar zarar etmesinden ve büyük bir çevre felaketine neden olmasından sorumlu tutulan Hayward tüm bunlar yaşanırken, kendi yatının da bulunduğu, İngiltere’nin güneyindeki yat yarışlarına katılmakta hiçbir sakınca görmemişti.

İstanbul'da gerçekleşen İran, Brezilya ve Türkiye nükleer zirvesinin ardından Tahran, eylül ayının ikinci haftasında nükleer müzakereler için masaya dönmeye hazırlandığını açıkladı. Ancak, AB İran'a yeni yaptırım kararını onayladı. Yaptırımlar enerji (petrol ve doğalgaz), taşımacılık, ticaret ve bankacılık sektörlerini kapsıyor. İran'ın doğalgaz ve petrol endüstrisini hedefleyen AB, yeni yatırımları, teknik yardım ve teknoloji transferini, özellikle rafine etme işlemi ve doğalgazın sıvılaştırılmasını yasakladı. Öte yandan İran yönetimi, nükleer takasa ilişkin ikinci mektubu dün Viyana'daki Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanı Yukiya Amano'ya sundu. İran'ın UAEK nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Ali Asker Sultaniye, ülkesinin ABD, Rusya ve Fransa'dan oluşan Viyana Grubuyla zenginleştirilmiş uranyum takasına ilişkin görüşmelere başlamaya hazır olduğunu söyledi. Viyana Grubuyla yapılan ilk görüşmenin ardından İran'ın takas işlemini ülke içinde yapmak istemesi üzerine çıkmaza giren görüşmelerin, Türkiye ve Brezilya'nın arabuluculuk yapması ve İran'ın uranyumu Türkiye'ye göndermeye hazır olduğunu kabul etmesi üzerine yeniden başlaması bekleniyor. İran bağımsızlığını sağlayacak yenilenebilir enerji yerine nükleer ile zaman kaybediyor.

Meksika Körfezi’nde petrol sızıntısına neden olan kazadan önce Deepwater Horizon platformunda çalışan işçilerle bir anket yapıldığı ortaya çıktı. İşçiler, kendilerine sorulan sorular üzerine, platformun güvenliğinden endişe duyduklarını ama sorunları bildirmekten korktuklarını dile getirmiş. Görüşme, 20 Nisan’daki patlamadan haftalar önce, platformun sahibi Transocean şirketine bağlı çalışan işçilerle yapılmış. New York Times gazetesinin ele geçirdiği rapora göre İşçilerden biri “Dokuz senelik Deepwater Horizon hiç onarılmadı”, bir diğeri ise “Çalıştır, kır, düzelt. Onlar, böyle çalışıyorlar” demiş. Tüzük, araçlara üç senede bir denetim yapılması gerektiğini söylerken, bazı ana parçaların 2000’den beri denetlenmediği ortaya çıktı.

Benzer bir vurdumduymazlık olayı ise bir süre önce Çin’in Dalian kentinde meydana gelen petrol kazası sonrası gözler önüne serildi. Greenpeace’in bölgede bulunan ekibinin tanıklığına göre balıkçılar ve temizlik için kiralanan işçiler hiçbir koruma olmadan görevlerini yapıyor. İşçilerin, petrolün içinde maskesiz, çizmesiz ve bazen eldivensiz dolaştıklarını söyleyen Greenpeace Eylem Koordinatörü Zhon Yu: “Petrol suda kolayca çözülmeyen ve birçoğu kanserojen olan toksik kimyasallar içeren ve uzun yıllar etkisini gösteren bir yakıttır. Biz, uzun dönemde bu insanların sağlığı için endişeleniyoruz. Malesef şu ana kadar hiçbir şirket petrol sızıntısı için özür bile dilemedi” dedi. Greenpeace, bölgedeki yerel balıkçı ve işçilere 300 adet maske dağıttı. Bölgede bulunan Greenpeace gönüllülerinin bazılarında deri alerjisi ve nefes alma problemleri şimdiden baş göstermiş bulunuyor.

Meksika Körfezi’ndeki korkunç petrol sızıntısının, büyük bir ihmâlden kaynaklandığı iddiaları güçleniyor. Petrol platformunda çalışan bir elektronik mühendisinden alınan bilgiye göre, platformdaki alarm sistemi, patlamadan birkaç hafta önce ‘işçiler yanlış alarm yüzünden uyanmasın’ diye devre dışı bırakılmış. Bu alarm sistemi çalışır durumda olsaydı, patlamadan önce platform çalışanları, en kötü ihtimâlle olay yerinden uzaklaşacak ve böylece 11 kişinin ölmesi engellenmiş olacaktı. Alarm sisteminin, aciliyeti haber vermek dışında bir başka özelliğiyse, motor odalarındaki hava menfezlerini otomatik olarak kapatması. Eğer alarm sistemi çalışsaydı, bu işlevi de görecek, kapanan hava menfezlerinden içeriye doğalgaz girmeyecekti. Zira yaşananların, doğalgazın içeri girmesi sonucu, motorların giderek daha hızlı çalışmaları ve daha sonra da patlamalarından kaynaklandığı uzmanların ortak görüşü.

Çin’in kuzeydoğusundaki Dalian Limanı, bugünlerde Meksika Körfezi’ni aratmıyor. Çin tarihinin bilinen en büyük petrol sızıntısının yaşanmasının ardından, liman kentinin yerlileri, herhangi bir koruma olmaksızın yaraları sarmaya çalışıyorlar. Destek amaçlı, bölgede bulunan Greenpeace, yerli halkın bölgede, tehlikelere karşı hiç uyarılmadığını, sızıntının uluslararası sulara karışması halinde yeni ve daha büyük bir çevre felaketinin yaşanacağını belirtti.

Dünyanın yaşadığı en büyük çevresel felaketlerden biri olan, Meksika Körfezi'ndeki petrol sızıntısı ve onun yarattığı dev sorunlarla boğuşma devam ederken bir petrol faciası haberi de Çin'den geldi. Çin’in meşhur Sarı Deniz’i şu sıralar petrol rengi! Yetkililer bundan beş gün önce işlek bir kuzeydoğu limanındaki boru hattının patlaması sonucu oluşan petrol sızıntısının 430 kilometrelik bir alana yayıldığını ve Sarı Deniz’e olan petrol akışı nedeniyle Dalian yakınlarındaki kumsalların kapatıldığını açıkladı. Sarı Deniz’e ilk günden bu yana yaklaşık 1500 ton petrol sızdığı belirtiliyor. Yaklaşık 400km alana yayılan petrolü temizleme çalışmaları sırasında bir itfaiye eri hayatını kaybederken, petrol batağına gömülen bir temizlik görevlisi de Greenpeace tarafından kurtarıldı. Greenpeace, ABD ve Çin'de yaşanan trajedilere petrole olan aşırı bağımlılığın yol açtığını belirtiyor. Yaşanan petrol felaketlerini değerlendiren Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Hilal Atıcı , “Önce Meksika Körfezi, şimdi de Sarı Deniz; petrol bize karanlık yüzünü daha açık gösteremezdi. Petrole bulanmış bu uygarlığı, güneş uygarlığına dönüştürmenin zamanı geldi” dedi. Benzer kazaların Türkiye'de de yaşanabileceğine işaret eden Atıcı, “Eğer petrole bağımlılığımızı azaltmak için bir yol haritası çizmezsek, yarın aynı kazalar Türkiye’nin Karadeniz’de açtığı kuyularda ya da boru hatlarında da meydana gelebilir. Zaten şunu iyi gördük, dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen kaza yalnızca oranın halkını değil, gezegendeki tüm ekosistemi derinden etkiliyor” dedi.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Çin'in geçen yıl ABD'yi geride bırakarak dünyanın en büyük enerji tüketicisi olduğunu bildirdi. Çin, 2009 yılında 2 milyar 252 bin ton petrole eşit, ham petrol, kömür, doğalgaz, nükleer enerji ve yenilebilir enerji kullandı. Raporda, Çin'in enerji tüketimi konusunda ABD'yi geride bırakmasında en önemli etkenin ekonomide yaşanan durgunluğun ABD sanayini ciddi oranda etkilemesi olduğuna işaret edildi. Bir başka etkenin ise Çin’de yoğun talep artışı olduğu belirtildi. Kişi başına enerji tüketiminde ABD'nin hala liderliğini koruduğu ifade edilen raporda, bir ABD vatandaşının bir Çinli'den beş kat fazla enerji tükettiği kaydedildi. Raporda ayrıca, ABD'nin hala dünyanın en çok petrol tüketen ülkesi olduğu da vurgulandı. Petrol devi BP'nin Haziran ayında yayımladığı Dünya Enerji Raporu'na göre, ABD geçen yıl 843 milyon ton petrol, Çin ise 405 milyon ton petrol tüketti. Çin, geçen yıl 1 milyar 537 milyon ton kömür, ABD ise 498 milyon ton kömür yaktı.

Greenpeace, Meksika Körfez’indeki petrol felaketinin etkilerini üç aylık gemi turuyla bağımsız olarak değerlendirmeye başlıyor. Greenpeace, Arctic Sunrise adlı gemisiyle, önümüzdeki aylarda tehlike altındaki bölgeleri ve deniz yaşamını araştırmanın yanı sıra, felaketin Körfez deniz yaşamına olan gerçek etkilerini belgeleyecek. Arctic Sunrise Gemisi 9 Ağustos haftası Florida’nın Tampa limanından ayrılacak ve ilk bir ay süresinde patlayan kuyu bölgesine gitmeden önce yüzeydeki planktonlardan, yüzey altına yayılan kirli su kümesine, Körfez tabanındaki derin deniz mercanlarına kadar her şeyi inceleyerek Florida Mercan Adalarını ve Dry Tortugas’ı ziyaret edecek. Greenpeace ABD Direktörü Philip Radford konuyla ilgili şu bilgileri verdi; “BP yetersiz kaynakları bahane ederek sayısız hata yaptı ve medyadan, Amerikan halkından bilgi sakladı, gerçeklere erişmelerini engelledi. Greenpeace şimdi kendi bağımsız etki araştırmasını yapmak için bilginin kaynağına gidiyor ve Amerika’ya ve tüm dünyaya gerçekleri söylemeye başlıyor. Bu petrol yıkımının gerçek derecesini ve yapısını hepimizin görmesi gerek” dedi. Arctic Sunrise gemisi bu zor yolculukta deniz yaşamını inceleyecek ve petrollenmiş memelileri, kaplumbağaları, balıkları ve deniz kuşlarını tespit edecek bağımsız bilim adamlarına ve araştırmacılara ev sahipliği yapacak.

BP şirketinin, petrol sızıntısını geçici olarak önlediğini açıklaması, dünya basınında da geniş yer buluyor. Gazeteler aylardır denize petrol sızdığını hatırlatarak, petrol arama çalışmalarında güvenliğin artırılmasını talep ediyor. Alman basınında yer alan haberlere göre “Petrol arama çalışmaları için uluslararası anlaşmalar imzalanmasının zamanı geldi. Denizlerin temiz kalması, bütün insanların çıkarına. Denizin derinliklerindeki petrol arama çalışmaları, tıpkı nükleer santraller gibi sıkı kontrol edilmeli ve güvenlik önlemlerini ihmal etmeleri halinde de sert biçimde cezalandırılmalı. Geriye ne kaldı? Kirlenmiş bir körfez; mahvolmuş bir doğa, kriz bölgesine mümkün olduğunca sık giden, ancak eli kolu bağlı bir ABD Başkanı ve BP şirketini bu büyük ihmalkârlığın ardından boykotla tehdit etmeyip, çevre felaketine ilgisiz kalan ve depolarını petrol ile doldurmayı sürdüren halk… Sanayi toplumları, Deepwater Horizon adlı petrol platformundaki fiyaskodan gerekli dersleri çıkarmadı. Petrol aramaya devam edecekler, çünkü onlara göre, petrolsüz hiçbir iş yürümüyor. Halbuki petrol küresel ısınma yaratarak dünyanın sonunu getiriyor.
Sızıntının tamamen kesildiği haberleri verilse de ismi gizli kalmak koşuluyla açıklamada bulunan bir Amerikan federal yetkilisi, bilim insanlarının, petrol kuyusunun yakınında kaçak olmasından ve ayrıca bir başka sera gazı olan metan olması muhtemel bir sızıntıdan kaygı duyduklarını söyledi. Petrol kuyusunun yakınındaki sızan maddenin ne olduğunu bilmediğini belirten yetkili, BP’nin Amerikan hükümetinin daha fazla gözlem yapılması talebine uymadığını da ifade etti. BP sözcüsü Mark Salt ise sözkonusu iddia hakkında yorumda bulunmayacağını bildirdi.

Türkiye’de Karadeniz sularında da petrol arama çalışmaları yapan ve ABD hükümetinin fosil kaynaklara olan bağımlılığı ortadan kaldıracak bir politika izlemesi halinde en büyük zarara uğrayacak olan enerji şirketlerinden biri olan ExxonMobil’in, 2009 yılında sera gazı salımını kontrol altına alınmasına yönelik faaliyetlere karşı çıkan, ve küresel ısınmayı reddeden kampanyalar yürüten örgütlere, 1 milyon sterlin (2,365 milyon TL) verdiği, geçtiğimiz yıl da Kopenhag İklim Zirvesi’nin başarılı olmasını engellemeye çalışan gruplara maddi destek sağladığı belirlendi. Halbuki ExxonMobil, maddi destek sağladığı bu grupların, Uluslararası İklim Değişikliği Konferansı ile hiçbir bağlantısı olmadığını ileri sürmüştü. Fakat geçtiğimiz ay şirketin yayımladığı “2009 Küresel Bağış ve Yatırımlar” listesinde, New York’ta düzenlenen konferansta dört gruba 275 bin dolar verdiği, ayrıca diğer 20 gruba 1 milyon dolar dağıtıldığı bilgisi de yer alıyor.

Greenpeace İspanya'da, sahilde Repsol tarafından planlanan yeni petrol kuyularına karşı çıktı. Greenpeace kampanya sorumlusu Sara del Río "Bugüne kadar olmuş en kötü petrol sızıntısı Meksika Körfezi'nde sürerken, iklim değişikliğinin korkunç etkilerini durdurmaya yönelik sera gazı salım düşürme konusunda önemli küresel pazarlıklar sürüyor. Böyle bir zamanda Hükümetin petrol bağımlılığını sürdüren projelere izin vermesi ile iklim değişikliğinin 'ortaya çıkması' büyük bir çelişkidir" dedi. Konu İspanya basınında geniş yer aldı. Ülkemizde Karadeniz sahilinde kurulmuş koca petrol platformlarına karşı sesimizi çıkartma vakti geldi de geçiyor galiba. Bana sanki orada petrol çıkarsa Türk basını bayram eder gibi geliyor... yoksa kara altının yakılınca kara zehir olduğunu hala idrak edemedik mi?

Petrokimya devi ve yol kenarlarında petrol satarken karşılaştığımız BP şirketi, ABD'nin Meksika Körfezi'nde 20 Nisan'dan beri günde 100 bin varile kadar hampetrol akıtan kuyunun ilk defa sızdırmayı durdurduğunu açıkladı. Böylece dünya tarihinin en büyük çevre felaketlerinden biri durma yoluna girdi. BP'nin araştırma-üretimden sorumlu Başkan Yardımcısı Kent Wells, 73 tonluk yeni kapağın 1600 metre derinde deniz tabanındaki kuyu ağzına indirildiğini ve hampetrol püskürmesinin ilk kez kesildiğini bildirdi. Yetkililer, 48 saat içinde hiçbir doğalgaz veya petrol sızıntısı yaşanmayacak olsa bile bunun ileride bir daha sızıntı yaşanmayacağı anlamına gelmediğini belirtti. Yerleştiren kapaktaki basıncın düşük olması halinde kuyunun derinliklerinde sızıntı yaşanabileceğini, ancak basınç yüksek ise kapağın kapalı tutulmaya devam edilebileceğini ifade etti. Başta Louisiana sahilleri olmak üzere körfezde milyonlarca kuş, balık ve deniz canlısı öldü ve temizleme çalışmaları ne kadar sürse de petrolün dünyayı nasıl yok ettiği çok açık.

AB Komisyonu Enerji Komiseri Günther Oettinger, üye ülkelere çağrıda bulunarak Avrupa kara sularında zor şartlarda yapılan yeni petrol sondaj çalışmalarının yasaklanmasını talep etti. Oettinger, Meksika Körfezi’ndeki çevre felaketi devam ettiği sürece ve buradaki petrol sızıntısının durdurularak zararın nedenleri değerlendirilip açıklığa kavuşturulmadan, Avrupa denizlerinde de petrol sondajlarına izin verilmemesini tavsiye etti. Tartışmalar AB Komisyonu'nun mevcut düzenlemesinin yeterli olmadığı ve yeni güvenlik düzenlemeleri üzerine odaklandı. Kuzey Denizi'nde yaklaşık 400 petrol kuyusu var. Daha önce Avrupa Parlamentosunda Yeşiller parti temsilcileri, Kuzey Denizi’nde yeni sondajların yasaklanmasını talep etmişlerdi.

The Washington Post gazetesi de, denize yayılan petrol karşısında nasıl olup da toplumun derin su sondajlarına itiraz etmediğine dair bir makale yayınladı. Yale Üniversitesi kamuoyu araştırmacısı Anthony Leiserowitz "İnsanların öfkesi BP'ye yoğunlaştı. Denize yayılan petrolün dünya doğasıyla ilgili temel bir yanlış olduğu anlayışıyla ilişkisi otomatik olarak kurulamadı." dedi. Sorunun petrol ve fosil yakıt bağımlılığı olduğunu kavramayan kaldı demek.

Dün sizlere BP’nin Meksika Körfezindeki petrol sızıntısını önlemek için yeni bir kapak kullanacağını duyurmuştuk. Sızıntıyı durdurmak için yapılan bu yeni denemenin ilk adımı tamamlandı. Yeni kapak takıldı; ancak işe yarayıp yaramayacağını anlamak için bir iki gün daha beklemek gerekiyor. Bu arada Obama hükümeti, derin sularda sondaj konusunda yeni bir moratoryum ilan etti. Bu yeni kararda, 150 metreden daha derinde yapılan tüm sondajların yasaklandığı ifadeleri artık yer almıyor. Bunun yerine, derin sularda kullanılan bazı platform tipleri ve sondaj teknikleri yasaklanıyor. Hükümet, yasağın yeni formüle edilmiş biçiminin mahkeme önünde de onay bulmasını umud ediyor. Louisiana’da petrol hisselerine sahip bir yargıç, geçen ay derin sularda sondaj konusunda ilan edilen altı aylık moratoryumu iptal etmiş ve toplumsal tepki çekmişti.

Meksika Körfezi'ndeki çevre kirliliğinin sorumlusu BP, deniz tabanındaki sızıntı noktasındaki kapağı hafta sonunda değiştirmeye çalışacak. Hava koşullarının izin verdiği ölçüde yapılacak operasyonda değiştirilecek yeni kapağın deniz yatağından toplanan ham petrol miktarını çoğaltması bekleniyor. Meksika Körfezindeki sızıntıyı durdurma ve temizlik faaliyetlerini izleyen ABD sahil muhafaza komutanı Amiral Thad Allen, BP’nin robot denizaltılarının kapağı değiştirmek üzere bugün dalışa geçebileceğini belirterek, petrol sızıntısının pazartesiye dek daha da azaltılması ve durdurulması olasılığının bulunduğunu söyledi.?Sızıntıyı durdurmak için son çare olarak iki yeni kuyu açma çalışmalarını sürdüren BP, yeni kapağın fışkıran tüm ham petrolü toplayabileceğini umuyor. ABD hükümeti denize sızan petrol miktarının günlük 35 bin ila 60 bin varil olduğunu tahmin ediyor. BP daha fazla petrol toplamak için operasyon yerine, üçüncü bir gemi göndermeye hazırlanıyor.

İran, Temmuz ayında ihtiyaç duyduğu benzinin yaklaşık yarısını Türkiye'den, geri kalan kısmını ise Çin'den almış olacak. İran'a yaklaşık 18 aydır benzin satmayan Tüpraş'ın Haziran itibariyle yeniden bu ülkeye tedariğe başladığı belirtiliyor. Belirtilen tarih, Brezilya ve Türkiye'nin, İran ile nükleer yakıt takası takası anlaşması imzaladığı döneme denk geliyor. İran'ın Temmuz ayında günlük benzin ithalatının, Haziran'da olduğu gibi 90 bin varil olacağı tahmin ediliyor. İran'a karşı uygulanan yaptırımlar sonrasında, aralarında Shell, BP ve Total'in de bulunduğu birçok enerji şirketi bu ülkeye işlenmiş petrol ve gaz ürünü satmaya son verdi. Dünyanın en büyük ikinci petrol üreticisi olan İran yeterli rafineri kapasitesi olmadığı için benzin ihtiyacının yüzde 40’ını ithal ediyor. Halbuki petrol ve nükleer yerine yenilenebilir enerjiye yatırım yapsa çok daha hızlı kalkınacak ve güçlenecek.

Meksika Körfezinde BP petrol Platformunun batması sonucunda yaşanan çevre felaketinin etkisi Atlantik ötesinde görülmeye başladı. Avrupa Komisyonu Enerjiden Sorumlu Komiseri Günther Oethinger, Avrupa Birliği sınırları dahilindeki denizaltı petrol aramalarında erteleme istedi. Daha önce Avrupa denizlerinde de Amerika’dakine benzer olayların yaşanması riski resmi makamlarca dile getirilmiyordu. Komiser Oettinger 18 petrol şirketi temsilcisiyle 14 Temmuz’da Brüksel’de bir toplantı yapacak. Toplantıda teknoloji yeterliliği ve güvenlik konuları masaya yatırılacak. Lizbon’da bulunan Avrupa Birliği Deniz Güvenliği Ajansı‘nın yaptırım yetkilerinin arttırılması da toplantı çerçevesinde gündemde olacak. Esas güvenlik sorunu ise gözden kaçıyor. Petrol’ün kendisi... çıkartılıp yakılması geleceğimizi karartıyor, kıyıları kaplayan ziftten daha beter.

Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısının yarattığı çevre felaketinden sonra, Bulgaristan Karadeniz’den Ege’ye petrol boru hattı projesiyle artık ilgilenmediğini açıkladı. Bulgaristan Başbakanı Boyko Borissov Financial Times ile yaptığı röportajda projenin çevreye etkisi konusundaki bir çalışmanın sonuçlarını gördükten sonra Bulgaristan’ın Rusya ve Yunanistan ortaklığı ile hayata geçirmeye hazırlandığı projeden vazgeçtiğini söyledi. Karadeniz’deki Burgaz ile Ege sahilindeki Aleksandropolis arasında 285 km uzunlukta olması planlanan boru hattı ile kalabalık Boğazlar’daki tanker trafiğinin azaltılması amaçlanıyordu. Fakat gerçek sorun trafik değil, boru hatları değil petrole olan bağımlılık. Yenilenebilir enerjiye geçersek bunların hepsi toptan çözülecek.

Ancak ne yazık ki Meksika Körfezi’ndeki petrol felaketinin etkileri her geçen gün artıyor. Bir grup bilimadamı ve Louisiana’dan bazı şirketler, en hassas bölgeleri petrol yiyen mikroplar yardımıyla temizlemeyi düşünüyor. Louisiana Doğal Yaşam ve Balıkçılık Derneği’nden profesör Ralph Portier, yüzlerce galonluk petrol yiyen bakterinin fermentasyonundan sorumlu. Portier, "Louisiana’nın güneyindeki bataklıklarda rastladığımız mikro organizmalar var. Bunları “süper böcekler” diye nitelendiriyoruz. Bu organizmalar petrol yemeyi seviyor" diyor. Yeterli miktarda mikrop bırakırsanız petrol yerler. Petrol bittiğinde de diğer mikroplar onları yer ve böylece ortadan kalkmış olurlar" diyor. Yetkililer, körfeze ellerindeki gereçlerle her hafta 45 bin galon bakteri yayabileceklerini belirtiyor. Bilimadamlarına göre, petrol temizlendikten ve plajlar tamamen arındırıldıktan sonra, doğa, bu felaketi de atlatma yollarını bulacak. Petrol yetmedi, bu teknolojik çözümlerle ekosistemi daha da bozacağız gibime geliyor…

Petrol şirketi BP'nin Meksika Körfezi'ndeki Deepwater Horizon adlı petrol platformundan 77 gündür denize sızan yüz milyonlarca varil ham petrol, tüm dünyayı çevre konusunda yeniden düşünmeye ve harekete geçirmeye sevk etti. 77 günlük bir zarar tablosu çıkarmaya kalkarsak; Körfeze sızan petrol miktarı 7.1 milyon varil olarak tahmin ediliyor. Körfez'in 24 bin kilometrekarelik alanı petrole bulandı. Patlamada ve 2 kişi çevre felaketiyle bağlantılı olmak üzere toplam 13 kişi hayatını kaybetti. ABD'de 8 Milli Park tehdit altında. Felaketten 95 bin kişi ve işletme mağdur oldu ve bölgede 400 canlı türü yaşam mücadelesi veriyor.

Meksika Körfezi'ndeki petrol felaketinin, BP şirketine şimdiye kadarki maliyeti 3,12 milyar doları buldu. BP şirketi yürüttüğü temizlik operasyonuna 44 bin 500 kişinin katıldığını bildirirken, petrol akışının durdurulması için yeni yöntem arayışını sürdürüyor. "Balina" adlı Tayvan bandıralı dev bir tankerle Meksika Körfezi'ndeki suyu temizleme çalışmalarına başlandı. İngiliz basınında yer alan haberlere göre, dev tanker, petrollü suyu çekip temizleyecek ve tekrar körfeze bırakacak. Deneme aşamasındaki aracın günde 80 milyon litre deniz suyunu arıtabileceği bildiriliyor. Benzeri araçlar halen kullanılmakla birlikte bu kadar büyüğü ilk kez denenecek. Kıyı şeridinde de temizlik görevlileri özellikle plaj ve bataklıklara yayılan zift topaklarını ayıklamaya çalışıyor.
Körfezde, petrolü temizleme çalışmalarının yanısıra orada yaşayan canlıları da kurtarmak için büyük bir mücadele var. Çünkü Meksika Körfezi'nde yaşayan birçok hayvan nesli tükenme riski altında. Kurtarma ekipleri, binlerce kuş, kaplumbağa ve yunus balığını Körfezdeki petrol sızıntısından kurtarmayı başardı. Oceana adlı hayvanları koruma örgütüne göre 20 Nisan’dan beri 300 kaplumbağa ölü ya da yaralı olarak bulundu. Yetkililer, Meksika Körfezi’nde beş kaplumbağa türünün yaşadığını, bunlardan üçünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Ölen canlılar arasında şişe burunlu yunuslar da var. Çok sayıda kuş da ne yazık ki hızla ölüyor. Körfezdeki birkaç ada, 3 bin 400 kuşun doğal yaşam alanı; ilkbahar ve sonbaharda da 1 milyon 800 bin kuşun göç yolları bu adalar üzerinde.

Meksika Körfezi'nde yaklaşık 2.5 aydır devam eden petrol sızıntısını durdurmak için Rusya’dan dehşet verici bir öneri geldi. Eski Sovyet Nükleer Enerji Bakanı ve fizikçi Viktor Mikhailov, Moskova'daki Stratejik İstikrar Enstitüsü'nde yaptığı konuşmada, "BP daha ne bekliyor bilmiyorum. Boşa zaman harcıyorlar. Yalnızca 10 tonluk bir nükleer bomba sorunu çözer" dedi. ABD'nin 1960 ve 1970'li yıllarda nükleer enerji programını yöneten isimlerden Milo Nordyke da, nükleer bomba önerisini destekledi ancak bombanın daha güçlü olması gerektiğini söyledi. Nordyke, Hiroşima'ya atılan atom bombasının iki katı kuvvetteki 30 tonluk bir bombanın kullanılması gerektiğini belirtti. Nordyke, bombanın sızıntının olduğu kuyuya yakın başka bir kuyuda patlatılması gerektiğini, böylece ortaya çıkacak ısının etraftaki kayaları eriterek deliği kapatacağını söyledi. BP sözcüsü de, "Birçok insandan birçok öneri geliyor. Bazılarını ciddiye alacak kadar iyi buluyoruz ancak bu onlardan biri değil" diye konuştu. Nükleer bomba patlatmak konusunda BP ile hem fikir olmak zor da olsa yaptıklarından sonra... iki yanlış, bir doğru etmez.
Dünyamızın daha fazla zarar görmesine engel olmak için siz de http://nukleer.greenpeace.org adresinden Greenpeace’e destek verebilirsiniz.


Günde 140 geminin geçtiği Çanakkale Boğazı'nda, tanker trafiğinin her geçen gün artması vatandaşları tedirgin ediyor. Hergün geçen 140 gemiden bir kısmının tanker olmasının kendilerini huzursuz ettiğini belirten vatandaşlar, “Çanakkale’de adeta yüzen bombalarla iç içe yaşıyoruz. Bu gemilerin boğaz içinde bir kaza yapması halinde şehrimiz büyük tehlike yaşayacak. Bunun ardından ortaya çıkacak çevre felaketi de ayrı bir durum. Bizler artık boğazlardan tanker trafiğinin tamamen kaldırılmasını, doğalgaz ve petrol sevkiyatının başka yollarla yapılması için yetkililerin en kısa sürede gerekli çalışmayı yapmalarını istiyoruz. Aksi halde Meksika Körfezi’nde yaşanan çevre felaketi Çanakkale Boğazı’nda da yaşanabilir” diyerek tedirginliklerini dile getiriyorlar. Yani başka yerden taşınsa sorun ortadan kalkacak, öyle mi? Gerçek protesto ise petrol ve diğer fosil yakıtlara hayır, yenilenebilir enerjiye evet demekten geçiyor.

AB dışişleri bakanları, gelecek hafta başında yapacakları toplantıda, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla yetinmeyerek İran'a ilave yaptırımları görüşecek. AB devlet ve hükümet başkanlarının 17 Hazirandaki zirvesinde, İran'da petrol ve doğalgaz üretimi başta olmak üzere birçok hayati sektörde yaptırım üzerinde uzlaşılarak, detayları dışişleri bakanlarına bırakılmıştı. Üye ülkelerin üzerinde çalıştığı ek yaptırımlar karar taslağında, "ticaret, mali hizmetler, enerji ve taşımacılık alanlarında yeni kısıtlamalar yanında özellikle İran Bankaları, Devrim Muhafızları ve İran Gemi Nakliyat şirketinin ilave varlıklarının dondurulması ve vize yasağı getirilmesini içeren kapsamlı ve güçlü bir önlemler paketinden " bahsediliyor. AB ülkelerinin onaylamaya hazırlandığı ilave yaptırımlar arasında, İran'ın petrol ve doğalgaz sektörüne yeni yatırım, teknik destek ve teknoloji transferinin yasaklanması da bulunuyor. Iran’ın nükleere yatırım yapması en az bizim yatırım yapmamız veya Amerika’nın nükleer bombaları kadar yanlış, ama peki ambargo sonuç getirecek mi... bundan nükleeri zaten istemeyen suçsuz halk nasıl etkilenecek.

Meksika Körfezi'ni etkisi altına alan Alex Kasırgası petrol sızıntısını temizleme çalışmalarını olumsuz etkiledi. Körfez'deki şiddetli rüzgar ve dalgalar nedeniyle temizleme çalışmalarının bazıları iptal edildi. Ancak sızan petrolü, denize yayılmadan tahliye etmeye yönelik temel faaliyetler devam ediyor. Yetkililer Alex kasırgasının sızıntıya neden olan petrol platformunun yaklaşık yüz kilometre yakınından geçeceğini, dolayısıyla oluşacak dalgaların buradaki çalışmaları da olumsuz etkileyeceğini belirtiyor. Bu nedenle sızıntının yayılmasını önleme faaliyetlerinin bir hafta kadar ertelenebileceği tahmin ediliyor.?
ABD, Meksika Körfezi’nde BP’nin petrol platformundaki sızıntıyı önleme ve petrolü temizleme çalışmalarında, 12 ülkenin ve uluslararası kuruluşların 22 yardımı teklifini kabul edeceğini açıkladı. Şimdiye kadar ABD’ye 27 ülkenin yardım teklifinde bulunduğu bildiriliyor. BP’nin işlettiği “Deepwater Horizon” adlı platformda, 20 Nisanda 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan patlama meydana gelmiş, iki gün sonra da bu platforma bağlı, denizin 1500 metre altındaki kuyudan, suya günde en az 60 bin varil ham petrol karışmaya başlamıştı. Şirket, denediği çeşitli yöntemlere rağmen felaketi önlemede başarısız oldu.

AĞUSTOS
Greenpeace Esperanza yani Umut gemisi petrolle mücadele için çıktığı yolculukta Kuzey Buz Denizi’ne ulaştı. Esperanza, dünyanın bu en hassas alanlarından birinde tehlikeli petrol çıkarma faaliyetleri içinde bulunan İngiliz Cairn Enerji adlı şirketten alandan çekilmesini talep etti. Cairn Enerji şirketi şu anda Grönland'ın Batı kıyısı açıklarında iki petrol kuyusu açıyor. Eğer amacını gerçekleştirirse, mavi balinaları, kutup ayıları ve göçmen kuşları ile bilinen Kuzey Buz Denizi, petrol şirketleriyle dolup taşabilir. Şirket, Ekim ayı bitmeden iki kuyu daha açmayı planlıyor. Esperanza'da gezegeni düşünenler, Cairn'den bu riskli petrol çıkarma projesinden tamamen vazgeçmesini istiyor. Esperanza'nın Kuzey Buz Denizi'ne ulaşmasıyla Danimarka bölgeye bir savaş gemisi gönderdi ve bahriye eğer Esperanza her bir sondaj kulesini çevreleyen 500 metrelik güvenlik sahasını geçerse kaptanının tutuklanacağı konusunda uyardı. Donanma petrol kuyularını koruyor peki gezegeni ve doğayı kim koruyor?
İklim değişikliği şu anda milyonlarca insanı dünyanın dört bir yanında etkiliyor. Ama petrol şirketleri karşı karşıya olduğumuz bu gerçeği reddediyor. Petrol, dünyanın neresinde olursun olsun, hayatımızı tehdit ediyor. Meksika Körfezi dünyanın en hassas ekosistemlerinden birine ev sahipliği yapıyordu. Kuzey Buz Denizi'nde olduğu gibi dünyanın pek çok denizinde derinlerde petrol arandığı gibi Karadeniz'de de bir petrol platformu bulunuyor. Benzer bir felaketin Sinop kıyılarında olmayacağının garantisini kim verebilir? Petrole tanınan bu ayrıcalıklara "dur" demeli. Ne Karadeniz, ne Kuzey Buz Denizi, ne de Akdeniz bunu haketmiyor, hükümetler, petrolü değil petrol tüketimini azaltacak teknolojileri teşvik etmeli, yenilenebilir enerjiye yönelmeli.

Meksika Körfezi'nde BP'ye ait Deepwater Horizon petrol kuyusunda yaşanan, ABD'nin en büyük petrol sızıntısının benzeri felaketlerin tekrar yaşanması an meselesi. Bunun önüne geçmenin tek bir yolu var: kirli petrol gibi fosil yakıtlardan uzaklaşıp, yenilenebilir teknolojilere yönelmek. Greenpeace’in iki gemisi, dünyanın petrol problemiyle mücadele etmek üzere yola çıktı. Greenpeace'in Esperanza gemisi yolculuğunun hedefine 'petrolün ötesine geçme'yi koydu. Esperanza, petrolden uzak bir dünya umuduyla Londra'dan Kuzey Denizi'ne doğru, riskli bölgelerde petrol kaynaklarına ulaşmaya çalışan petrol endüstrisi ile yüzleşmek üzere yolda. Şimdiden etraf karıştı olası bir eyleme karşı Danimarka Özel Harekat Timi kendi petrol kuyuları etrafına özel birlikler yolladı. Esperanza’yı heyecanlı günler bekliyor gibi. Bakalım neler olacak?
Bu arada Arctic Sunrise ise Meksika Körfezi’nde yaşanan felaketin uzun dönemli etkilerini incelemye başladı. Petrol devi BP sonunda sızıntı yapan kuyusunu kapatmayı başarmış olabilir. Ancak bu, Meksika Körfezi'nde yaşanan krizin de kapandığı anlamına gelmiyor. Tam tersi, sızıntının tehlike altındaki yaban hayatı, bölge ekosistemleri ve balıklar üzerindeki etkisi ancak zamanla ortaya çıkacak. Arctic Sunrise gemisinde yer alan bağımsız bilim insanları yüzeydeki planktonlardan Körfez'in tabanındaki mercanlara kadar tüm deniz yaşamını inceliyor.
Dünyanın dümenini petrolün aksi yönüne çevrilmesine yardımcı olmak için Greenpeace Enerji [D]evrimi imza kampanyasına www.greenpeace.org.tr adresinden katılabilirsiniz.

Greenpeace, BP’nin Meksika Körfezi’nde neden olduğu petrol felaketinin devam eden yıkıcı etkisine dikkat çekmek amacıyla bir internet eylemi başlattı. Denize karışan milyonlarca litre ham petrolün bölgedeki deniz yaşamını büyük ölçüde yok ettiğini ve okyanusun ekosistemine geri döndürülemez zararlar verdiğini hatırlatan Greenpeace, dünya üzerindeki milyonlarca gönüllüsünü, BP’ye ve petrol lobisine karşı hazırlanan internet eylemine katılmaya davet ediyor. Yıllardır BP'nin de aralarında olduğu petrol lobisinin dev oyuncularına yürütülen bu kampanyada, çözüm önerisi de Greenpeace’den; Enerji [D]evrimi Raporu.?Felaketin ilk gününden başlayarak, körfezde yaşanan yıkımı belgeleyen Greenpeace, bölgeye davet ettiği bilim insanlarısyla felaketin çevresel etkilerinin bağımsız değerlendirmesinin yapıldığı bir rapor yayınladı. Şimdi, yapılanları unutturmamak ve BP gibi şirketlerin dünyanın sonunu hazırlamasına engel olabilmek için başlatılan internet eylemine milyonlarca insanın katılması bekleniyor. Eyleme http://bit.ly/enerjidevrimi adresinden katılabilirsiniz.

Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısı henüz sona ermişti ki bu kez de dünyanın gündemine Hindistan’daki petrol sızıntısı oturdu. Hindistan'ın en yoğun limanı olan Mumbai (Bombay) açıklarında Cumartesi günü meydana gelen gemi kazasından sonra Arap Denizi'ne sızan yakıtın daha yeni yeni kendiliğinden durduğu bildirildi. Hindistan sahil güvenlik ekipleri tarafından yapılan açıklamada Cumartesi gününden beri Mumbai açıklarına 500 ton yakıtın sızdığı bildirildi. Hindistan otoriteleri batma riski olup yan yatan MSC Chitra gemisinde bulunan 2 bin 200 ton yakıtı güvenli şekilde tahliye etmek için Hollanda'dan özel bir ekibin çağrıldığını açıkladı. Kazaya karışan MV Khalija-III gemisinde büyük çapta hasar olmazken Hindistan'ın ve Arap Denizi'nin ek yoğun limanı olan Mumbai limanında trafik durmuş vaziyette. Hindistan otoriteleri MSC Chitra gemisinden denize düşen 400'e yakın konteynırda bulunan kimyasalların da tamamen sulara karıştığını belirterek, tam güvenli temizlik sağlanmadıkça deniz ürünü yenmemesini tavsiye etti. Mumbai'de bulunan Bhabha Atom Araştırma Merkezi'ndeki reaktörlerin soğutmasında kullanılan deniz suyu olduğu için yakıt ve kimyasal sıçramasına karşı durduruldu.

Kanada’da büyük petrol şirketleri ile federal ve eyalet hükümetleri arasındaki sıcak ilişkiyi protesto etmek isteyen Greenpeace eylemcileri geçtiğimiz hafta bir eyleme daha imza attılar. Kanada’da bulunan 191 metre yükseklikteki Calgary kulesinden üzerinde "petrolle devleti ayır! " yazan 15 metrelik büyük bir pankart açan eylemcileri durdurmak için onlarca polis ve itfaiyeci alarma geçti. Kuleye giren tüm yollar kapatıldı, personel dışında kalan herkes kuleden tahliye edildi. Kule giriş biletlerini önceden almış olan eylemcilerden üç çevik tırmanıcı açık kalan bir gözlem istasyonu penceresinden çıkarak hızlıca afişlerini astıktan sonra dakikalarca havada asılı kaldı ardından da yine iple sokağa inerek kendilerini kirli petrol varillerine zincirledi. Bir saatten fazla eylemlerini sürdüren Greenpeace eylemcileri sonrasında gözaltına alındılar. Eylemciler 3 Eylül’de mahkeme karşısına çıkacaklar. Peki çocuklarımızın geleceğini karartan petrol şirketleri nasıl elini kolunu sallaya sallaya denizlerimizi ovalarımızı delik deşik ederek atmosferi yaşanmaz hale getirmeye devam ediyor? Petrol çıkarmak ve yakmak gezegenimizi kanser ederken buna hala nasil izin veriliyor?

BP’nin Meksika Körfezinde 20 Nisanda yarattığı faciadan bu yana hala kuyu kapatılmaya çalışılıyor. Deniz tabanından petrol akıtan kuyunun tamamen tıkanması için basınç alıcı yardımcı kuyunun açılması sürecinde, son 30 metreye gelindi. Yardımcı kuyu ile kesişecek esas kuyu, ağır çamur ve çimento basılarak kapatılmaya çalışılıyor. Yardımcı kapatma kuyusunun genişliği 1,25 metre. Kuyu bugüne dek, bir ara günde 100 bin varil olmak üzere tahmini toplam 784 bin ton petrol akıttı. Bu miktar da, 21 yıl önce Alaska yakınında Exxon Valdez tankerinin akıttığının en az iki misli. İkisinde de sayısız deniz canlısı ve kuş öldü. Greenpeace gemisi Arctic Sunrise bölgede bilimsel çalışmalara başladı ve yakında gerçek hasarı bağımsız ağızdan duyuracak.

Greenpeace'in, BP'nin çevreyi kirleten yüzünü daha iyi yansıtacak bir logo oluşturulması için açtığı yarışma sonuçlandı. Üç ay önce başlayan yarışmada kazanan, 16.463 oyla, Fransa'dan Laurent Hunziker'in tasarladığı, petrole bulanmış bir kuşu gösteren logo oldu. Kazananın İnternet üzerinden verilen oylarla belirlendiği yarışmaya 2000'in üzerinde başvuru oldu, 25.000'in üzerinde oy verildi. Logonun tasarımcısı Laurent Hunziker, "Logodaki silueti, petrole bulanmış, panik halindeki bir kuşun etkileyici bir resminden esinlenerek yaptım. Onun yaşadığı acı, yaşanan trajik olaylardan sonra dünyamıza neler olduğunun güçlü bir göstergesi" dedi. BP, temiz enerjiye yatırım yaptığını iddia ederek yeni logosu ve sloganıyla "yeşil badana" yapıyordu. Bu logo yarışması, felaket unutulmadan BP'nin hatırlatılması ve daha çok insan tarafından bilinmesi için düzenlendi. Meksika Körfezi'nde yaşanan felaketin sorumlusu olan BP, çok riskli petrol yatırımlarına dünyanın farklı yerlerinde de devam ediyor. Kanada'da bulunan katranlı kumul alanlarında klasik petrol çıkarma yöntemlerinden kat kat daha masraflı ve enerji harcayan bir yöntem ve Angola, Libya ve Kuzey Kutbu'nda denizlerden petrol çıkarma çalışmaları bu riskli yatırımlar arasında. Deepwater Horizon felaketi şirketin petrolün ötesine geçmesi için bir uyarı olması gerekirdi. Ama BP uyarılara kulak vermiyor. Petrole bağımlı dünya iklim değişikliği ile sonumuzu hazırlıyor.

BP, Meksika Körfezi'ndeki büyük petrol kirliliğinin kaynağı olan petrol kuyusunu tamamen kapatma operasyonunda 'arzu edilen amaca' ulaşıldığını bildirdi. BP, mühendislerin kuyuya sekiz saat boyunca çamur bastığını kaydederek, basıncın sabit olup olmadığını anlamak için kuyunun gözetim altında tutulduğunu, bu denetim süresinde gözlenecek sonuçlara göre yeniden çamur basma işleminin gerekli olup olmayacağına karar verileceğini bilgisini verdi. Mühendisler, şu anda kuyunun basıncının, basılan çamurun hidrostatik basıncının, kontrol altında tutulduğu, bunun da amaçlanan hedef olduğunu belirttiler. Peki kuyu sızdırmayı durdurduysa balıkçılar ne zaman tekrar balık tutmaya başlayacak veya pelikanlar petrole bulanmadan suya dalabilecekler?

BP’nin Meksika Körfezi’ndeki platformlarından birinin patlamasıyla ortaya çıkan çevre felaketinin boyutuna ilişkin son rakamlar açıklandı. Patlamanın meydana geldiği tarihten bu yana yaklaşık 5 milyon varil (yaklaşık 780 milyon litre) ham petrol denize aktı.
ABD Jeolojik Araştırma Kurumu ve Enerji Bakanlığı idaresinde görev yapan bir grup bilim insanı, BP’ye ait kuyudan şu ana kadar yaklaşık 5 milyon varil petrolün Meksika Körfezi’ne aktığını, BP’nin sızan petrolü kontrol altına alma çabası ve kullandığı çeşitli stratejiler yoluyla bunun sadece 800 bin varilinin toplanabildiğini belirtti. Amerikalı bilim insanlarının açıkladığı bu son veriler, felaketin, 1979 yılında Meksika’nın Campeche Körfezi’ndeki Ixtoc 1 kuyusunun patlaması sonucu 3,3 milyon varil petrolün denize yayıldığı çevre faciasının boyutunu geride bıraktı. BP Deepwater Horizon dünyada denizi en fazla miktar petrol ile kirleten kaza olarak tarihe geçti.

BM ve AB'nin yaptırım kararı almasına rağmen Çin, İran'a 40 milyar dolarlık enerji yatırımı yapmayı planlıyor. Kararı açıklayan İran Petrol Bakanı Hossein Noqrekhar Shirazi, Yukarı Akım Projesi’ne Çin'in 29 milyar dolar yatıracağını belirterek, konuyla ilgili anlaşmanın Pekin'de imzalandığını açıkladı. Petro kimya rafineri ve boru hattı projelerinin de olduğunu söyleyen Bakan Shirazi, Çin’in ayrıca 7 yeni rafineri yapmak için teklifte bulunduğunu ifade etti. OPEC'in ikinci büyük petrol ihracatçısının İran olduğunu belirten Bakan Shirazi, Çin'in halen İran'dan petrol ithal eden ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldığını hatırlattı. Böylece ABD ve AB’nin baskısına rağmen Dünyanın 5’inci büyük petrol ihracatçısı İran bu sıkıntılı durumdan kurtulmak için Çin’i devreye sokmuş oldu. İran’ın OPEC Temsilcisi Muhammed Ali Katibi, Reuters’a telefonla verdiği röportajda, “Bu yaptırımlar yeni değil, sadece şekli değişik. Biz hayatımıza devam edebiliriz” dedi. Ancak petrol bağımlısı Dünya İran’la beraber hayatına pek yakında devam edemeyecek....

Greenpeace, Dalian’da gerçekleştirdiği 10 günlük saha çalışması ve incelemeyi tamamladı. İnceleme sonuçlarına göre, Çin’in petrol sızıntılarına karşı hâlihazırda aldığı önleyici tedbirler yeterli değil ve ciddi sorunlara neden olabilir. Çin Hükümeti’nin acilen Çin’in petrol alt yapısına ilişkin kapsamlı bir risk değerlendirmesi yapması ve petrol sızıntılarına karşı ulusal ve bölgesel bir acil durum planı oluşturması gerekiyor. Greenpeace tarafından bölgeye çağırılan Alaskalı doğa korumacı ve petrol uzmanı Richard Steiner, yaptığı değerlendirmede, Dalian Körfezi'nde yaklaşık 60 bin ton petrol toplandığını söyledi. Bu şaşırtıcı rakam, 20.000 balıkçının çıplak ellerle ve hasırlarıyla gerçekleştirdiği bir mucize. Hükümet ise kazada sadece1500 ton petrolün sızdığı tahmininde bulunmuştu. Petrol altı gün boyunca sızmaya devam etmiş ve vanalar ancak 22 Temmuz'da kapatılmıştı. Petrole olan madde bağımlılığımız felaketlerle peşimizi bırakmayacak. Çin ve bütün dünyanın fosil yakıtlardan uzaklaşması gerekiyor.

Meksika Körfezi’nde tarihin en büyük çevre felaketlerinden birine neden olan petrol sızıntısının yaşandığı derin deniz kuyusu, facianın patlak verdiği günden üç ay sonra kapatılmaya çalışılacak. ABD’li yetkililer, BP’nin yapacağı yeni çalışmada, mühendislerin kuyuya çamur ve beton dökerek sızıntıyı kapamaya çalışacaklarını belirtti. Bu işlemin beş ile yedi gün sonrasında ise, yakınlardaki bir kuyudan çamur ve beton pompalanarak sızıntı tamamen durdurulmaya çalışılacak. Derin deniz kuyusu, 20 Nisan’da Deepwater Horizon platformunda yaşanan patlamanın ardından petrol sızdırmaya başlamış, geçtiğimiz iki hafta ise sızıntı geçici olarak durdurulmuştu. Geride bıraktığımız haftada ise BP, Körfez’deki temizlik çalışmalarının 32 milyar dolara mal olacağını belirtmiş ve 17 milyar dolarlık zarar açıklamıştı. Bu rakama doğaya ve bizim geleceğimize olan zararlar dahil değil tabii...

Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı, Karadeniz petrollerini taşıyan tankerlerin geçen yıl Marmara Denizi’ne 1.5 milyon ton balast suyu (gemilerin boşken yada bazen yük aldıktan sonra, yükün ve geminin dengesini sağlamak için baş ve yan bölmelerine aldıkları deniz suyu) deşarj ettiğini, balast sularıyla taşınan kırmızı alg türlerinin ekosistemi tehdit ettiğini açıkladı. İstanbul Boğazı’ndan 2009’da 51 bin 422, Çanakkale’den 49 bin 453 gemi geçti. Bu trafiğin beşte birlik bölümünü tehlikeli kargo ve petrol taşıyan gemiler oluşturdu. Tankerlerin okyanuslardan getirdiği ve Boğazlar'a boşalttığı deşarj suları ve zehirli atıklar nedeniyle Boğazlar'da yabancı balık, zehirli deniz anası ve kırmızı alg türleri oluşuyor ve bu kırmızı alg türleri, Marmara denizinde toplu balık ve deniz canlısı ölümüne neden oluyor.

EYLÜL
Petrole bulanmış 9 Greenpeace gönüllüsü, Karadeniz’deki tehlikeli petrol arama çalışmalarına dikkat çekmek ve 10/10/2010’da gerçekleşecek "İklim Değişikliğine Karşı Küresel Eyleme" çağrı yapmak için Karadeniz sahilindeydi. Geenpeace Gençlik Ekibi gönüllüleri, iklim krizinin en büyük sorumlularından petrolün üretim ve tüketimine dikkat çekmek için Kilyos sahilinde üzerlerine petrol benzeri organik bir sıvı sürerek 10/10/10’da saat 15.00’te Taksim’de düzenlenecek olan iklim yürüyüşüne çağrı yaptılar. Ellerinde “Karadeniz, Meksika Körfezi Olmasın” yazılı dövizler bulunan gençler, petrol aramalarının durdurulması için mesajlar verdi. Greenpeace sözcüsü Emel Türker “Biz, güvenli, petrole olan bağımlılığından kurtulmuş bir Türkiye’ye inanıyoruz. Oysa dev petrol şirketlerinin çevresel güvenlik için fazladan para harcamaktan kaçındıkları ortada. BP felaketi bunun bir örneğiydi. Karadeniz’de de arama yapan şirketlerden ciddi bir güvenlik önlemi beklenmiyor. Petrol bulsunlar da, sonuçları ne olursa olsun anlayışı hakim. Karadeniz’in Meksika Körfezi’nin kaderini paylaşmasını önlemek istiyoruz” dedi. Karadeniz’de devam eden petrol arama çalışmalarının bölgede sorunlara yol açacağından kaygı duyan Greenpeace Gençlik Ekibi, Enerji [D]evrimi’ne katılmak için herkesi greenpeace.org.tr sitesi üzerinden internet eylemine çağırıyor. Greenpeace, bütün dünyada eş zamanlı olarak yapılan eylemler doğrultusunda 10 Ekim 2010 Pazar günü saat 15:00’te Galatasaray Lisesi önünden başlayacak olan etkinliğe destek veriyor.

Chevron’a Karadeniz’de petrol felaketi lisansı. Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Yöneticisi Hilal Atıcı, Greenpeace Akdeniz'in, Amerikan petrol şirketi Chevron'a Karadeniz'de petrol arama ve çıkarma lisansı verilmesine kaygıyla yaklaştığını belirtti. Atıcı, yaptığı yazılı açıklamada, Karadeniz'in, petrol arama çalışmaları nedeniyle giderek Meksika Körfezi'ne benzer bir kadere sürüklendiğini ileri sürerek, Karadeniz'deki aramaların Meksika Körfezi'ne oranla üç kat daha derinde gerçekleştirildiğini kaydetti. Greenpeace, hükümetin, petrol üretimi yerine, tüketimini azaltmaya yönelik vizyon ve stratejileri, politikalarının odağı yapması gerektiğini söylüyor.

Meksika Körfezi'nde, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en büyük deniz kirliliğine yol açan BP petrol kuyusunun tamamen kapatıldığı bildirildi. Denizin yaklaşık 4 km altındaki kuyuyu kapatmak için çimento pompalanmıştı. Çimentonun kuruduğu ve yapılan basınç testiyle çimentolamanın işe yaradığının anlaşıldığı belirtildi. Deepwater Horizon petrol platformu, 20 Nisandaki bir patlamayla batmış, 11 çalışan yaşamını yitirmişti. O günden sonra Meksika Körfezi'ne 4 milyon varilden fazla ham petrol akmıştı. Petrol şirketi British Petroleum (BP), açıklamasında, olaydan zarar görenlere ödenecek tazminat için oluşturulan 20 milyar dolarlık Tazminat Fonu'nun 19 bin kişiye 240 milyon dolar ödeme yaptığını bildirdi. Peki buradaki deniz canlılarına ve ekosisteme verilen zarara ne olacak? Bu nasıl telafi edilecek? Bölgede araştırmalarını sürdürüren Greenpeace’in Arctic Sunrise Gemisi sürekli besin zincirinde petrolün önemli etkilerini buluyor. Bağımsız araştırma sonuçları yakında açıklanacak.

Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Petrol Sanayi Derneği (PETDER) ve Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, toplanan her atık motor yağı varili için bir fidan dikilmesini öngören protokol imzaladı. Çevre ve Orman Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, protokol çerçevesinde, atık motor yağlarının toplanması konusunda yetkilendirilmiş kuruluş olan PETDER, topladığı her bir varil (200 litre) için bir fidan dikilmesini finanse edecek. "Bir Varil Bir Ağaç Projesi" ile iki yılda 30 bin fidan dikilmesi, beş yılda da toplam 25 bin metrekare alanın ağaçlandırılması hedefleniyor. Atık yağların doğaya bırakılmasıyla, su içinde yağ ile beslenen mikroorganizmalar oluşurken, bu mikroorganizmaları yiyen balıklar ve diğer canlılar yoluyla kanserojen maddeler insana ulaşıyor. Atık yağ içindeki ağır metaller bitkiler tarafından absorbe edilerek besin zinciriyle insanlara geçiyor. Atık yağların yakılması halinde ise içindeki kanserojen maddeler havaya karışıyor. Daha iyisi endüstriyel sistemlerimizi toksik atıklardan arındırmak, fidan dikmek güzel ama çözüm değil.

Greenpeace eylemcileri, 48 saat boyunca Grönland'ın dondurucu sularının 15 metre üzerinde gerçekleştirdikleri eylemlerini sonlandırdılar. Grönland Güvenlik güçleri 4 eylemciyi gözaltına aldı. Kuzey Buz Denizi'nin ortasındaki petrol çıkarma platformundaki eylemin amacı, enerji şirketlerini Kuzey Kutbu'ndan uzak tutmak ve İngiliz petrol şirketi Cairn Enerji'nin bölgede petrol aramayı durdurup eve dönmesini sağlamaktı. Binlerce kişi, internet üzerinden dünyanın bir ucundaki bu 4 eylemciye destek veriyor. Siz de www.greenpeace.org.tr adresinden eylemcilere Enerji Devrimi İmza kampanyasına katılarak destek olabilirsiniz. Eylemciler Danimarka donanması, deniz komandoları ve Grönland Hükümeti'nin baskılarına rağmen 2 gün platformda kaldılar ve petrol arama çalışmalarını durdurdular. Greenpeace Esperanza gemisinin Kuzey Buz Denizi'nde ve petrole karşı mücadeleye devam edeceğini belirtiyor, bakalım bundan sonraki durak neresi?

Meksika Körfezi'ndeki bir başka petrol platformunda patlama meydana gelmesi ve yangın çıkmasının ardından, bölgede 1,5 kilometreden fazla uzunlukta petrol tabakası görüldüğü bildirildi. Amerikan sahil koruma biriminin, platform görevlilerine dayanarak yaptığı açıklamada, tabakanın yaklaşık 3 metre genişliğinde olduğu ve daha fazla petrol sızıntısı olmayacağı ümidini taşıdıkları belirtildi. Sahil koruma yetkilisi, yangının kontrol altına alındığı ancak sönmediğini bildirdi. Yetkililer, gelen ilk haberlerde platformdaki 13 işçiden birinin yaralandığını, ölen olmadığını açıklamıştı. Mariner Energy'nin sahibi olduğu platformda üretim olmadığı belirtilmişti. Platformun, nisan ayında meydana gelen patlamanın ardından körfeze petrol sızıntısının başladığı, BP'ye ait platformun batı tarafında olduğu bildirildi. Nisan ayında yine Meksika Körfezi’ndeki BP Petrol Platformu’nda meydana gelen patlamada 11 işçi hayatını kaybetmiş ve tarihinin en korkunç petrol faciası meydana gelmişti. Petrol’den vaz geçinceye kadar daha kaç facia olması gerekiyor. Bu facialar bizi vazgeçirmezse faciaların en büyüğü küresel iklim değişikliği ile cayır cayır yanacağız, ama o zaman çok geç olacak.

"Enerji devlerinin gözü Kuzey Buz Denizi'nde" diyen Greenpeace eylemcileri, bu kez dondurucu sularda petrole dur dedi. Danimarka'ya bağlı yarı özerk bir bölge olan ve büyük bir bölümü Kuzey Kutup dairesi içerisinde kalan Grönland'da petrol ve doğalgaz çıkarılması çalışmalarına karşı Greenpeace. Esperanza yani Umut gemisinden yola çıkan Çevre örgütü Greenpeace'in 4 üyesi, Grönland'ın dondurucu sularında Danimarka donanmasının güvenlik önlemlerini atlatarak, botlarla Cairn şirketine ait petrol kuyusuna yanaştı ve petrol arama platformuna tırmandı. Tırmanışçılar, tentelere yerleşti ve birkaç gün asılı kalabilecek kadar malzemeye sahip. Konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Eğer kısa bir süreliğine de olsa petrol çıkarma işlemini durdurabilirlerse, işletmeci şirket olan Cairn Enerji'nin petrol çıkarma işlemi hava koşullarının sertleşmesi nedeniyle gelecek yıla sarkacak" denildi.
Kuzey Kutbu denizinde dondurucu soğukta on beş metre aşağıya sarkmış eylemcilerden ABD vatandaşı Sim McKenna, "Enerji şirketlerini Kuzey Kutbu'ndan uzak tutmalıyız ve petrole olan bağımlılığımızdan kurtulmalıyız. Meksika Körfezi'nde yaşanan BP petrol felaketi bize artık petrolün ötesine geçmemiz gerektiğini gösterdi.” dedi.

Tüm dünya sera gazı emisyonlarını azaltmak için çeşitli yollar üzerinde tartışadursun, Ekvator eşi olmayan bir girişimle basit bir mesaj iletiyor: “Henüz çıkarılmamış petrolü yeraltında bırakın”. Ekvador bu girişimle sadece çok sayıda bitki ve hayvan çeşitliliğini barındıran Yasuni Milli Parkı olarak bilinen vahşi orman rezervlerini korumakla kalmıyor aynı zamanda bu orman rezervinin barındırdığı ve ülkenin sahip olduğu ham petrolünün % 20'sini de korumaya kararlı. Ekvador hükümeti 200.000 hektarlık Yasuni milli parkında sondaj yapılmaması karşılığında zengin devletlerden, vakıflardan ve bireylerden 3.6 Milyar Dolar bağış yapmalarını istiyor. Başkan Rafael Correa, “Eğer Yasuni bölgesindeki petrol çıkartılırsa bu tutarın iki katı fazla kazanç elde edilir” diyerek bunun yeni bir tür koruma girişimi olduğunu belirtti. Yetkililer yeterli destek bulamayabileceklerinin farkındalar ancak eğer bu yöntem işe yararsa, Ekvador, 407 milyon ton karbondioksitin atmosfere karışmasını önleyecek.

Dikkat, University of Reading'den Matthias Zahn'ın yaptığı araştırma küresel ısınmanın Kuzey Kutbu'ndaki kasırgaların sıklığını 2100 yılı itibarıyla yarıya indirebileceğini söylüyor. Bu çalışmanın sonuçları şu anda Kuzey Kutbunda sondaj yapmayı riskli bulan petrol ve gaz şirketlerini cesaretlendirmiş gibi görünüyor. Greenpeace Birleşik Krallık’ta biliminsanı olarak görev yapan Doug Parr, petrol şirketlerinin şiddetli hava koşulları ve buz dağlarının petrol platformlara zarar vermesinden korktuklarını ancak yine de Zahn'ın çalışmasının bölgenin sömürülmek için güvenli olduğu yönünde bir anlayış yarattığı konusunda uyardı. İklim değişip Dünya fakirleşip yok olmanın eşiğine geldiğinde Kuzey Kutbu’nda fırtınalar azaldı diye petrol aramaya devam mı edeceğiz. Bir yerlerde birilerinin aklının şirazesi kaçmış durumda. Bu aptallık çağından kurtulma vakti geldi... harekete geç!

Bu arada Greenpeace’ın araştırma gemisi “'Arctic Sunrise”, BP petrol platformundaki patlama sonrasında Meksika Körfezi’nde. Tespitlere göre yayılan petrol nedeniyle Körfez’deki planktonlarda ve mavi yengeç larvalarında dikkate değer genetik değişimler var. Arctic Sunrise’dan Steve Sawyer, “Eğer politikacılar, petrolün yol açtığı zararlar karşısında ya Meksika Körfezi gibi felaketlere suç ortağı olacaklar ya da gerçek alternatifleri desteklemek konusunda ciddiyetlerini göstererek çözüme ortak olacaklar dedi.

BP, Meksika körfezindeki sızıntıyla ile ilgili incelemesini kendi sayfasında yayınladı. Raporda şirket kazada platformu işleten TransOcean ile deniz tabanındaki işlemleri yürüten Halliburton gibi ilgili şirketleri ve farklı çalışma ekiplerini de eleştiriyor. Transocean ekibinin 40 dakika süreyle kuyuda oluşan bir hidrokarbon sızıntısını tespit edemediği, bunun da patlamaya yol açtığı belirtiliyor. BP, 193 sayfalık raporda yer alan tüm tespitleri kabul ettiğini ve tavsiyeleri dünyanın her yerindeki işletmelerinde hayata geçireceğini açıkladı. Greenpeace, BP’nin raporla hedef saptırdığını belirtti. Tüm bunların yaşanmaması içim aslında bir yol var o da derin deniz sondajlarını yasaklamak. Felaketin etkileri sürüyor. Petrol sızıntısı Louisiana, Alabama ve Mississippi kıyıları ulaştı. Körfez sularında oluşan yağ lekeleri bilim adamları tarafından 1200m derinlikte bulundu.

Petrol yine can almaya devam ediyor. Dün Meksika’dan üzücü bir haber vermiştik sizlere. Bugünse Çin’den bir haberimiz var. Malou Kasırgası Çin’in doğusundaki açık deniz petrol platformunu yan yatırdı. İki kişinin kaybolduğu açıklandı. Sinopec’in yan kuruluşu olan platform operatörü Shengli Oilfield Şirketi’nden yapılan açıklamada Bohai Körfezi’ndeki sondaj platformunu deviren Malou kasırgasının ardından 34 işçinin kurtarıldığı, ancak iki işçinin hala kayıp olduğunu ifade edildi. Şirket tarafından petrol kulelerindeki vananın kapatıldığını ve sızıntı riskinin olmadığı açıklandı. Kayıp iki kişi ise kurtarma ekiplerince aranıyor.

ABD’nin saygın üniversitelerinden biri olan UCLA’de Dünya Coğrafyası Profesörü olan Laurence Smith’e göre küresel ısınma güç dengelerini değiştirecek, ‘yeni kuzey’ ülkeleri 2050'de süper güç olacak. Küresel ısınmayla birlikte gelecekte sel, su kıtlığı, sıcak hava dalgaları ve şiddetin hakim olduğu felaket boyutunda değişimler olacak. Oluşacak ‘Yeni kuzey’de yer alan Kanada ve İskandinav ülkeleri ise bu değişimlerden hemen hemen hiç etkilenmeyecek çünkü çözülecek olan geniş buzul kütleleri altındaki verimli topraklar ve madenler kullanılabilir hale gelecek. Profesör Smith’e göre Toronto, Montreal, Vancouver, Moskova, Oslo ve Stockholm geleceğin mega şehirleri olacak, Çin ise ABD’nin yerini alacak. Buzulların erimesiyle Kanada dünyanın en büyük 2’inci petrol üreticisi haline gelirken, Kuzey Amerika, Grönland ve Rusya gibi seyrek nüfuslu bölgeler ise 2050 yılında adeta göç mıknatısı olacak. Yaşanacak erimeler nedeniyle ticaret gemilerinin, Atlantik’ten Uzakdoğu’ya direkt geçişini sağlayacak rotaların açılacağını iddia eden Smith, vahşi hayatın 65 milyon yıl önce dinozorların yok olmasından sonraki en büyük soykırımla karşı karşıya kalacağını savundu. Bu fakir ve insanların acı çektiği dünya’da yaşamak ister misiniz? Çocuklarınıza bırakmak istediğiniz dünya bu mu?

Petrol can almaya devam ediyor. Meksika'da bir rafineride meydana gelen patlamada, ilk belirlemelere göre bir kişi öldü. Petroleos Mexicanos'dan (Pemex) yapılan açıklamada, patlamada bir kişinin öldüğü, 2'si ağır 10 kişinin yaralandığı belirtildi. Şirketin internet sitesindeki açıklamasında, ölen kişinin rafineride görevli 32 yaşındaki bir mühendis olduğu belirtildi. Bazı basın yayın organları ölü sayısını 6-7 olarak açıkladı, ancak bu bilgi doğrulanmadı. Pemex, ülkenin kuzeydoğusundaki Monterrey bölgesinde bulunan Cadereyta rafinerisinde meydana gelen patlamaya kompresördeki kaçağın neden olduğunu, çıkan yangının kontrol altına alındığını belirtti.

EKİM
Meksika Körfezi’nde 20 Nisan 2011’de başlayan ve tam 5 ay boyunca devam eden petrol sızıntısının sorumlusu BP, Haziran 2011’de yargılanmaya başlayacak. ABD Bölge Yargıcı Carl Barbier, BP’ye ait “Deepwater Horizon” petrol platformundaki patlamanın sonrasında yaşanan çevre felaketine ilişkin şahsi ve kurumsal davaların Haziran 2011’de görülmeye başlanacağını söyledi. 1990 tarihli Çevre Kirliliği Anlaşması’na göre, BP’nin herhangi bir çevre davasıyla ilgili olarak ödemekle yükümlü olduğu meblağın, en fazla 75 milyon dolar olarak sınırlandırıldığı öne sürülüyor. BP, her ne kadar “haklı davalarda bu sınırı aşabileceklerini” vurgulamış olsa da, maliyeti kimi tahminlere göre 30 milyar dolar olarak hesaplanan felakete ilişkin olarak yapacağı ödemenin çok sınırlı kalabileceği belirtiliyor. Meksika Körfezi sızıntısı nedeniyle şirketin yaptığı harcamalar ve hisse senetlerinin değer kaybı nedeniyle milyarlarca dolarlık zararı olan şirketin davaları en az tazminatla tamamlamak gibi bir yol izleyeceği bekleniyor. Artık yapılması gereken bu olaydan ders alarak ve iklim değişikliğini durdurmak için petrol yatırımlarını durdurmak.

Bugün size Yunanistan’in başkenti Atina’dan sesleniyorum. Akdeniz İklim Değişikliği Girişimi Konferansında Greenpeace adına bir konuşma yapmak üzere geldim. Konferans olumlu bir gelişme, iklim değişikliğine karşı yürütülen küresel mücadeleye katkısı olacağını umud ediiyoruz. Akdeniz bölgesinde yeşil kalkınma işbirliğinin geliştirilmesi bölgede barışın inşa edilmesinde de önemli bir role sahip. İklimle mücadele barış ve bölge güvenliği için kaçınılmaz bir gereklilik. Barış ve güvenlik ise ancak ortak çabalarla tesis edilebilir. Bugüne dek farklı medeniyetlerin beşiği olan Akdeniz, aynı zamanda zengin bir biyoçeşitliliğe de ev sahipliği yapıyor. İnsanlığın geleceği ve çocuklarımız için Akdeniz’in korunması büyük önem taşıyor. Bu nedenle Greenpeace, Akdeniz havzasında yer alan hükümetlerden “iyi niyetli görünmenin” ötesine geçerek bir an önce somut adımlar atmalarını talep ediyor. Ancak ne yazık ki, özellikle Türkiye ve Yunanistan’da, liderlerin politik söylemi ve hükümetlerin planları arasında büyük çelişkiler bulunuyor. Şu anda Türkiye’de, çoğu ithal kömürle çalışan 50’nin üzerinde kömürlü termik santral projesi var. Dahası, Türkiye’nin bugünkü enerji stratejisinde öncelik linyit ve Karadeniz’deki petrol aramalarına veriliyor. Bu sorumsuz politikalar nedeniyle Türkiye, tüm dünyada karbon salımları en hızlı artan ülkelerden biri arasında yer alıyor. Bu yıl Rusya ile yapılan, dört nükleer reaktör inşa edilmesine yönelik anlaşma da yenilenebilir enerji sektörünün gelişmesi konusundaki tüm umutları boşa çıkardı. Türkiye’nin oldukça zayıf durumda olan yenilenebilir enerji düzenlemesi, teknoloji ve kaynak farkı gözetilmeden yalnızca 5,5 Avro sent’lik bir alım garantisi sunuyor. Henüz yenilenebilir enerjilerin toplam enerji talebi içindeki payına dair herhangi bir hedef yok. Aksine rüzgâr enerjisi kapasitesi 8 GW olarak sınırlandırılmış durumda ve hâlihazırda kurulu olan rüzgâr türbinlerinin kapasitesi 1 GW’ın çok az üzerinde. Fotovoltaik (PV) ve ısıl güneş enerjisi teknolojilerinin durumu ise teşvik eksikliği nedeniyle çok daha kötü bir noktada. Yunanistan’da ise yeni çıkan yenilenebilir enerji yasası Yunanistan’ın sonunda ülkenin zengin yenilenebilir enerji potansiyelinden yararlanabileceğine ve böylece çevresel ve ekonomik krizle mücadelede önemli bir adım atılacağına ilişkin umutların yeşermesine neden oldu. Greenpeace Yunanistan Genel Direktörü Nikos Charalambides, “Bizler yeşil politikaların uygulamaya geçmesini beklerken, hükümet şiddetle, bazı tehlikeli yatırımları savunmakta. Yeni linyit madeni sahalarının açılarak daha fazla termik santrale kapı aralanması bu tür tehlikeli yatırımlar arasında. Dahası enerji verimliliğini geliştirmek ve enerji tüketimini azaltmak adına da çok az adım atıldı. Eğer bu kirli planlar gerçekleştirilirse Yunanistan, yeşil kalkınma yolundaki tüm fırsatları kaçırmış olacak” dedi. Hem Türkiye hem Yunanistan yeşil iş olanakları yaratmak ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için en etkili yol olan yenilenebilir enerji kapasitesini yükseltmeli. Her iki ülke 2020’de toplam enerjinin en az %20’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılmalı. %20 enerji verimliliği hedefi koymalı. AB’nin de hedefi olan bu rakam. Dolayısıyla Türkiye tarafından bu hedefler yasal olarak benimsenmeli. Bu çerçevede tüm kömür ve nükleer enerji santrali planlarının durdurulması ve son kullanma tarihi dolmuş bu türden endüstrilere verilen teşviklerin kesilmesi gerekli.

Tarihin en büyük çevre felaketlerinden biri olan Deepwater Horizon petrol platformunda yaşanan patlamanın yol açtığı hasarı tespit etmek üzere kurulan ABD Ulusal Araştırma Komisyonu, Obama yönetiminin sistematik biçimde çevre felaketinin gerçek boyutlarını saklayacak açıklamalarda bulunduğunu ortaya çıkardı. Rapordaki çarpıcı örneklerden birkaçı şöyle:
- Patlamanın birkaç gün sonrasında açıklamada bulunan Beyaz Saray, Meksika Körfezi’nde bir sızıntı olduğunu yalanladı.
- Mayıs ayında sızıntının gerçek boyutları üzerine bir rapor yayınlamak isteyen Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Yönetimi’nin (NOAA) bu girişimini askıya alan Obama yönetimi, kurumun raporu yayınlamasına ancak Temmuz ayında izin verdi. Raporda, sızıntı rakamının günde 5 bin varilin çok üstünde; günde tam 60 bin varil olduğu belirtiliyordu.
- Obama yönetimi, sızıntının tüm dünyanın gündemine oturduğu ve BP’nin prestijinin yerlerde süründüğü Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada, sızıntı sonucu Körfez sularına karışan petrolün %75’inin “yok olduğunu” iddia etti. İddia, sonrasında uzmanlar tarafından yalanlandı.

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), balık ve kabukluların tüketim riski oluşturmadığını gösteren testlerin ardından yeniden avcılığa açılan bölümün, Alabama ve Florida eyaletleri kıyıları açığında 17 bin 800 kilometrekarelik bir alanı kapsadığını, bu kararla federal suların toplam yüzde 30'luk bölümünün yeniden avcılığa açıldığını belirtti. Deepwater Horizon petrol platformu, 20 Nisandaki bir patlamayla batmış, 11 çalışan yaşamını yitirmişti. O günden sonra Meksika Körfezi'ne 4 milyon varilden fazla ham petrol akmasının ardından BP, deniz dibi seviyesindeki kuyunun ağzına bir kapak koyarak ve ardından kuyuyu çimentoyla doldurarak, 15 Temmuzda sızıntıyı durdurmayı başarmıştı. Ancak Çevre felaketin yıllarca sürecek, son olarak Manta’ların yaşamlarının tehlike altında olduğu ortaya çıktı.

Yalovalılar kurulması planlanan kömürlü termik santrali engellemeye çalışırken daha şimdiden, santral alanının 250-300 metre yakınına bir kimyasal atık deposu kurulma hazırlıkları başladı bile. Hollanda merkezli VOPAK şirketinin kurmak istediği kimyasal atık depolama tesisinde 710 bin metreküp akrilonitril, asetik asit, asetik anhidrit, aseton, akrilik asit, yüksek viskozite baz yağlar, butik setat, butik akrilat, kostik soda, dietilen glikol, etonol, sülfirik asit, metanol ve bunlar gibi pek çok kimyasallar ve petrol türevi ürünlerinin depolanacağı ifade ediliyor. Olası bir kaza anında sadece Yalovayı değil, Marmara bölgesinin önemli bir bölümünü olumsuz etkileyebilecek olan bu tesisin yapımı için 19 Ekimde bir ÇED toplantısı düzenleniyor. 19 Ekim’de Yalova-Çiftlikköy ilçesi, Taşköprü Beldesi Düğün Salonu’nda saat 14:00 da yapılacak ÇED toplantısında halkın tepkisi önemli görülüyor.

Doğanın ve canlı yaşamın korunması için mücadele edenleri, kaynakları korumak için savurganlığa karşı olanları, sürdürülebilir yaşamı savunanları teşvik etmek ve bu anlayışı dünyada yaygınlaştırmak amacıyla verilen yıllık 'Right Livelihood' (Doğru Yaşam) Ödülleri bu yıl çevrenin ve insan sağlığının korunması için mücadele eden örgüt ve kişiler arasında paylaştırıldı. 200 bin avroluk teşvik ödülü için Brezilya, Nijerya, İsrail ve Nepal’den iki kişi ile iki örgüt seçildi. İsrail’den 'İnsan Hakları İçin Doktorlar Örgütü', İsrail ve Filistin’de herkesin sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlanma hakkını savunduğu için "alternatif" Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Nijerya’dan ödüle layık görülen çevre eylemcisi Nnimmo Bassey, petrol üretiminin insan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine karşı çevre hareketini güçlendirici çalışmalarıyla tanınıyor. Brezilya’dan Erwin Krautler de, 1980’den bu yana yerli halkın, insan ve çevre haklarını savunduğundan dolayı ödüle layık görüldü. Krautler aynı zamanda, iklim üzerinde olumsuz etkisi olacağı gerekçesiyle Güney Amerika’nın en büyük barajı Belo Monte’nin yapımına da karşı çıkıyor. Nepal’den 'Sapros' adlı organizasyon ile eylemci Shrikrishna Upadhyay da, siyasi baskı ve şiddet sürerken, uzun zamandır bölge halkını yoksulluğa karşı mücadele için harekete geçiren çalışmaları nedeniyle ödüllendirildiler.

KASIM
Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Erüz, Karadeniz'in kirlilik bakımından son sınıra dayandığı için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Erüz, “Karadeniz adeta astımlı bir hasta gibi sürekli bakım gerektiren bir denizdir” dedi. Karadeniz'in insanların ve yöneticilerin elinde ‘öldüğünü’ söyleyen Erüz, “Karadeniz, ekolojik bir sorumluluk gereği korunmalıdır. Denizimizi kirletmeden korursak her geçen gün azaldığından şikayet ettiğimiz balıkçılığı canlandırırız. Ayrıca turizm gelirleri de elde ederiz'' diye konuştu. Karadeniz’in, dünyanın en yoğun petrol trafiğinin yükünü çektiğini kaydeden Erüz, “Petrolün kirlilik derecesi Karadeniz'de kabul edilebilir değerlerin üzerindedir ve toplam kirliliğin yüzde 48'ini teşkil etmektedir. Karadeniz'de petrol aramaları için kurulan petrol platformları da denizimizin temiz kalmasını olumsuz etkilemektedir. Karadeniz'in kirlenmesine neden olan başka bir etmen ise Karadeniz'den transit olarak geçen tanker ve diğer gemilerin kirli balast sularını ya da sintine sularını pervasızca denize dökmeleridir. Bu da Karadeniz'deki deniz ürünlerinin, canlıların yok olmasına sebep oluyor. Tüm bunların yanında nükleer santrallerin Karadeniz'in canlı türlerinde oluşturacağı tehlikeyi de unutmamak gerekir. Nükleer santrallerden denize yayılacak radyoaktif maddeler, atıklar canlıları bütünüyle yok edecek böylelikle büyük bir çevre felaketine yol açacaktır” dedi.

Dört Greenpeace eylemcisi, Meksika’nın Veracruz eyaleti açıklarındaki “Centenario” petrol platformunu işgal etti. Platformda 39 metre yüksekliğe tırmanan eylemciler derin denizlerde petrol aranmasına bir son verilmesini istedi. Eylemcilerin işgal ettiği platform PEMEX tarafından kiralanmış durumda ve şu anda jeofizik ve jeoteknik araştırmalar gerçekleştirdiği gibi derin denizlerde petrol arama teknolojilerini de deniyor. 2011 başına kadar bu platforma Bicentenario adlı bir yenisinin daha eşlik etmesi planlanıyor. Bu yıl Nisan ayında patlayan BP'ye ait Deepwater Horizon petrol platformu derin denizlerde petrol aramanın tehlikelerini açıkça gözler önüne sermişti. Ancak yaşanan felakete ve yaban hayatı için oluşan tehditlere rağmen Meksika Körfezi'nde petrol aramalarına bir yasak gelmedi ve petrol bağımlılığımızı besleme çabası aynı hızda devam etti. Eğer BP Deepwater Horizon'dakine benzer bir felaket daha gerçekleşirse Meksika Körfezi kıyıları, Körfez sularında yaşayan balinalar, yunuslar ve diğer canlılar daha da büyük bir tehdit altına girecek. Oysa bunların hiçbirinin yaşanması gerekmiyor. Artık Enerji [D]evrimi'ni başlatarak, fosil yakıtlara verilen desteği sona erdirerek, temiz enerjilere verilen desteği artırıp güçlü politikalar geliştirerek petrole olan bağımlılığımızdan kurtulabiliriz. Tüm bunlar için gereken tek şey, bunu yapacak siyasi irade.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) 2010 Ülkeler Dünya Nüfusu Raporu’ndan yaptığı derlemeye göre, petrol ve doğalgaz da yüksek oranda dışa bağımlı Türkiye'nin enerji tüketiminde alacağı çok yol var. Petrol, kömür, linyit, doğalgaz, hidrolik, jeotermal, elektriği kapsayan birincil enerji tüketiminde,19 bin 504 kg petrol eşdeğeri kişi başı tüketimi ile petrol zengini Katar, har vurup harman savurarak 186 dünya ülkesi içinde ilk sırada yer alıyor. Neyseki Türkiye 69. sırada ve daha onurlu bir konumu var. Ancak bu sırayı verimliliğe yatırım yaparak korumaalı ve enerji bakanlığı planlarında öngörüldüğü gibi radyoaktivite, kömür ve petrol canavarı olmamalı.

Türkiye’de enerji yatırımlarında pek umursanmayan ekolojik etkenler ve halkın tercihinin, komşumuz Bulgaristan için önemli olduğunu gördük. Çünkü Bulgaristan, ekolojik tahribat ve halkın karşı durması nedeniyle Rusya’nın topraklarından geçirmek istediği Burgaz-Dedeağaç petrol boru hattından vazgeçme noktasına geldi. Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Burgaz-Dedeağaç petrol boru hattı inşaatının Bulgaristan bölümünü ekolojik nedenlerden dolayı askıya aldıkları açıkladı. Rus haber ajansı RİA Novosti, Borisov'un bölgedeki yaban yaşam alanlarının flora ve faunalarına zarar verebileceği gerekçesiyle bu kararı aldığını açıkladığını duyurdu. Boru hattından yayılabilecek petrol, AB tarafından izlenen ve Natura 2000 olarak bilinen Avrupa ekolojik ağı çerçevesindeki bölgede, yaban yaşam alanlarının flora ve faunaları için risk taşıyordu. Aynı zamanda Burgaz kentinde 17 Şubat 2008 tarihinde yapılan referandumda halkın yüzde 96'sı da projeye ''hayır'' demişti. Bulgaristan, Rusya ve Yunanistan'ın ortak olduğu proje Bulgaristan'ın Karadeniz sahilindeki Burgaz limanından Yunanistan'ın Dedeağaç limanına 285 kilometrelik petrol boru hattı döşenmesini ve bu hatla yılda 100 milyon ton ham petrol taşınmasını öngörüyordu.

Adana Valisi İlhan Atış’dan modernist inciler. Son birkaç yılda Adana'da gerçekleşen büyük çaplı yatırım projelerini anlatan Vali Atış, Tufanbeyli ilçesinde 600 milyon ton kömür rezerv kapasiteli termik santrali için imar planı değişikliği yapıldığını belirtti. Böylece çocuklarımızın geleceğinin karartıldığını söylemedi ve kendisinin Greenpeace’in Kömür’ün gerçek maliyeti isimli raporunu okumadığı anlaşıldı. Kentte inşaatı devam eden 17 hidroelektrik santralinden Karaisalı Çakıt HES'in hizmete girdiğini, akarsuların üzerinde inci tanesi gibi dizilen diğer HES'lerin de birkaç yıl içinde devreye gireceğini ifade etti. Ancak vatandaşların her yerde HES’lere karşı ayaklandığını ve enerji üretmenin rüzgar ve güneş gibi daha iyi yöntemleri olduğunu söylemedi. Vali, Çalık Grubu'nun kuracağı Petrokimya ve Rafineri Sanayi Entegre Tesisi'nin ÇED'leri hazırlandı. 1/25 binlik planlar ve yer tespiti yapıldı, istimlâklar başladı.” dedi ama Dünya’daki petrol rezervleri yakıldığında küresel ortalama sıcaklıkların 6 santigrat derece artacağını ve böylece Adana’nın çöle değil çölden de sıcak Merkür tarzı bir cehenneme döneceğini söylemedi. Vali Atış, “Ben çok heyecanlanıyorum. Ama Adanalılarda bu heyecanı göremiyorum. Ben üç nalı, atı da buldum. Polyannacı değilim, gerçekleri görerek konuşuyorum." dedi... bence aklı selim Adanalılar’ın söylediklerine heyecanlanmadığına şaşmaması gerekir, çünkü onlar artık söylemediklerini biliyorlar.
ARALIK
BM İklim değişikliği zirvesinde konuşan Virgin Group’un kurucusu ve CEO’su Richard Branson "En kısa zamanda enerji tasarrufu yapmaz ve alternatif enerji kaynaklarını kullanmaya başlamazsak, petrol fiyatlarında uçuk denebilecek hızlı bir yükselişin yaşanması kaçınılmaz" dedi. Branson ek olarak, küresel çapta hükümetlerin petrol gibi fosil yakıtlara alternatif olarak yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmayı yeterince teşvik etmemesi durumunda, inanılmaz derecede sancılı ekonomik sonuçlarla karşı karşıya kalabileceklerini söyledi. Aynı zamanda İngiltere'nin en zengin insanları arasında yer alan Branson, karbon kullanımını ücretlendirme çabalarının geçen yıl Senato engeline takıldığı ABD için de kötümser tahminlerde bulundu. Branson ABD’de işsizliğin rekor seviyelere çıkmaya devam edebileceğine işaret etti.

Greenpeace Uluslararası Direktörü Kumi Naidoo, Dünyada sadece 2010’da yaşanan olayların bile politikacıların çocuklarımız ve torunlarımızın geleceği üzerinde poker oynandığının göstergesi olduğunu söyledi. Naidoo, iklim değişikliğinde en büyük sorumluluğu almayan yanaşmayan ABD’de, kamuoyunu etkilemek için milyonlarca dolar saçan fosil yakıt kullanan sanayilerle, bunlara destek veren medya arasındaki gizli ittifaka karşı bir mücadele verdiklerini söyledi. Çevreye en çok zarar veren ve iklim değişikliğine neden olan şirketlerin Amerika’dakiler olduğunu kaydeden Naido, “Örneğin, Kor petrol grubu. Bunlar iklim konusunun önündeki en büyük engellerden biri. Veya dev bir gıda şirketi olan Cargill, soya üretimi yüzünden Amazon ormanlarının yok olmasındaki en önemli aktörlerden biri. Fakat ürünlerini doğrudan halka sunmadıkları için bu şirketlere karşı savaşmak çok daha zor olabiliyor” dedi. Greenpeace’in Mahatma Ghandi veya Martin Luther King gibi isimlerin mirasından birçok ders çıkardığını, barışçıl mücadele ve sivil direniş gibi yöntemlerle insanların ellerindeki gücün farkına varmalarını sağladığını belirten Naidoo, “Bilim değişmez ama politika değişir. Örneğin iklim konusunda politikaları değiştiremiyorsak, o zaman politikacıları değiştirmeli. Bu mesaj belki de onların artık gerçek ve yapıcı kararlar almalarına neden olabilir” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek'in yönelttiği sorulara, yazılı cevap veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, boğazlardaki tanker trafiğinin kabul edilebilir limitleri zorlamaya başladığını ve petrol taşımacılığının sürdürülebilir nitelikte olmadığına dikkat çekti. Yıldız, gelecekte Karadeniz'e gelen petrol miktarının, Kazakistan'da yeni sahaların açılması, Tengiz’de üretimin artması ve Karadeniz’de petrol bulunması gibi ihtimallerin gerçekleşmesiyle artabileceğini ve Türk boğazlarındaki trafiğin de bundan doğrudan etkileyeceğini belirterek, sorunun çözümünün boğazları by-pass edecek boru hatları olduğunu söyledi. Yani petrole bağlı küresel iklim değişikliği ile dünyanın sonu gelirken, batan gemiye bir delik daha açılmasını tavsiye ediyor bakan. Peki Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusunu yok oluştan kurtarmak üzere ne gibi uluslararası petrol bağımlılığını azaltma projeleri var?

Ekim 2009’da Kanada Fort Saskatchewan’daki Shell Scotford kompleksinde eylem yapan Greenpeace aktivistleri, bölge mahkemesinde eylemleri kabul ederek para cezasına çarptırıldı. Kopenhag uluslararası iklim değişikliği görüşmelerine denk getirilen eylem, bir dizi Greenpeace protestosunun üçüncüsüydü. Eylemciler, kompleksteki üç duman bacasına ve bir vince tırmanmış, afiş ve pankartlar açarak seslerini duyurmuşlardı. Yaşları 18 ile 46 arasında değişen, Alberta, Ontorio, İngiliz Kolombiyası, İsveç, Hollanda ve Fransa’dan eyleme katılan12 Greenpeace aktivisti, Sherwood Park Bölge Mahkemesi’nde bunları yaptıklarını kabul etti. Greenpeace sözcüsü Mike Hudema aktivistlerin protestonun olası yasal sonuçlarının farkında olduklarını fakat endüstrinin çevre sorunlarını ortaya çıkarmak istediklerini söyledi. Atmosfere saldığı karbondiyoksit ile küresel iklim değişikliğine neden olup geleceğimizi karartan ve hala yatırımlarını yenilenebilir enerjiye kaydırmayan Shell Kanada’nın sözcüsü yasal süreçle ilgili konuşmayı reddetti.

Meksika’nın orta bölgelerindeki San Martin Texmelucan kentinde petrol boru hattında yaşanan dev patlama şehri savaş alanına çevirdi. Patlamada arabalar, evler, ağaçlar alevler içinde kalırken, ilk belirlemelere göre 28 kişi hayatını kaybetti. Alev alan petrolün sızdığı sokaklar, şehrin alevden nehirlerle kaplanmasına yol açtı. Yetkililer, patlamanın beş kilometre genişliğindeki bir alanı etkilediğini ve beş bin kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını belirtti. Evlerinden çıkamadan alevler içinde kalan insanların birçoğunun cesetlerine henüz ulaşılamadı. Güvenli ve temiz yenilenebilir enerji kaynakları dururken petrol kâbusunda israr niye? Diye sormadan edemiyor insan.

İngiliz petrol şirketi BP'nin Meksika Körfezi'ne sızıntı yapan petrol kuyusunu kapattığını ve sızıntıyı durdurduğunu açıklamasının üzerinden beş ay geçmesine rağmen, petrole bulanan hayvanları kurtarma çalışmaları devam ediyor. 20 Nisan tarihinden beri 2 bin 79 kuşun, 456 deniz kaplumbağası ve iki yunusun petrolden temizlendiği çevre felaketinde, 2 bin 263 kuş, 18 kaplumbağa ve dört yunus kurtarılamadı. Daha yüzbinlercesi denizde yitip gitti. New Orleans'taki Aubudon Su Merkezi, hâlâ hayvanları temizleyerek geri denize bırakıyor. Merkezin sözcüsü Meghan Calhoun, "Rehabilitasyon çalışmaları çerçevesinde yaptığımız harcamalar 500 bin dolara ulaştı" dedi. Petrol çıkarmanın maliyeti bunla da sınırlı değil şüphesiz. Savaşlar, ikim değişikliği ve buna bağlı olarak yitip giden bizim ve çocuklarımızın geleceği.

Hiç yorum yok: