Gezegenin Geleceği Programından Sınıflandıran Banu Koç
ŞUBAT
Gelişmekte olan ülkeler, çevreye büyük zararlar veren elektrik üretim yöntemlerinde ısrarcı olmaya devam ediyor. Ancak gelişmiş ülkeler, yenilenebilir enerjilere ağırlık veriyor. Birleşik Krallık, denizden elektrik üretilmesini sağlayan teknolojilere 35 milyon dolar yatıracak. Bu şekilde, Birleşik Krallık'ın hızlı bir biçimde düşük karbon ekonomisine geçmesi bekleniyor. Dalgadan enerji üretmek de, bu süreci hızlandıracak.
MART
Stanford Üniversitesi profesörlerinden Mark Jacobson’a göre rüzgar, su ve güneş, bütün dünyanın yıllık enerji ihtiyacının 200 katı kadar enerji üretebilecek potansiyele sahip. 2030 yılına kadar yüzde yüz yenilenebilir enerjilere geçilmesinin maliyeti ilk bakışta çok gibi görünüyor ama her yıl fosil enerji kaynaklarına harcanan parayla kıyaslandığında 100 trilyon dolarlık maliyetin hiç de fazla olmadığı ortaya çıkıyor. Jacobson’ın fizibilitesine göre, sıfır sera gazı emisyonuyla dünyanın enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için 4 milyon rüzgâr türbini dikilip, boş alanlarda 90 bin termik güneş santrali kurulması, çatılara fotovoltaik panellerin takılması ve dalga enerjisi ile jeotermal enerjiden yararlanılması gerekiyor. Enerji Devrimi böylece hayata geçecek gibi görünüyor. Bu konuyla ilgili ülkemizden bir haberle devam etmek istiyorum.
NİSAN
İklim ve coğrafî özelliklerinin sunduğu koşulları külfet değil, büyük bir nimet olarak gören İskoçya, rüzgâr, dalga ve akıntılardan yararlanarak yenilenebilir enerji üretimine büyük yatırım yapıyor. Ülke, 2050 yılına kadar Avrupa'nın toplam enerji ihtiyacının yüzde 10'unu tek başına karşılamayı hedefliyor. Enerji, Ekonomi ve Turizm Bakanı Jim Mather "Geçmiş yıllarda kömür ve hidrolik enerjinin yanı sıra Kuzey Denizi'nden elde ettiğimiz petrol ve doğal gazdan fazlasıyla yararlandık. Şimdilerdeyse yenilenebilir enerjilere yöneldik ve bu sayede büyük oranda kâr elde ediyoruz." dedi. Türkiye’nin de İskoçya gibi güvenilir bir enerji tedarikçisi olma yolunda hızla ilerlemesini diliyoruz, doğal gaz boru hattına koridor olmanın gelecek için hedef tahtası olmaktan öte bir faydası yok.
TEMMUZ
Kulağa çılgınca geliyor, ama bilim insanları, Pacific okyanusundaki 44 milyon kilo plastik atığı alıp bunu tamamı ile plastikten ve Hawaii adası büyüklüğünde bir 'Geri Dönüşüm Adası' inşa etmeyi planlıyor. Pacifik Okyanusu halihazırda dünyadaki en fazla plastik atığı barındırıyor. Okyanus akıntıları plastik atıkları dev bir deniz çöplüğü haline getiriyor ve bu atıklar deniz yaşamı için ölümcül bir tehlike teşkil ediyor. Kurulacak adanın ve 500 bin sakinin enerjisi güneş ve dalgalardan sağlanacak. Projenin bir sözcüsü, "Burada üç amaç var: Okyanuslarımızı bu devasa plastik atıktan kurtarmak, yeni bir ada yaratmak ve sürdürülebilir bir yaşam alanı inşa etmek" diyor. Yüzer adanın üzerinde bir şehrin yanı sıra büyük bir tarım alanı planlanıyor. Hadi diyelim yapılabildi ama baştan bu atıkları oluşturmasak daha iyi değil mi! Karalar bitti şimdi denizleri de yüzen adalarla işgal etmeyi planlıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder