Gezegenin Geleceği Programından Sınıflandıran Banu Koç
OCAK
Bu arada Greenpeace’den Türkiye’de bir eylem, Başbakan Erdoğan’a sürpriz ziyaret! Meclis’te AKP’nin Grup Toplantısı’na giren Greenpeace eylemcisi, Başbakan Erdoğan’ın konuşması sırasında pankart açarak hükümetin nükleer planlarına “Hayır” dedi. Başbakan Erdoğan’a “Nükleer İnattan Vazgeç” mesajı veren eylemci, polis tarafından göz altına alındı. Kapalı kapılar ardında, kamuoyu ile paylaşılmadan sürdürülen nükleer görüşmelerin bir örneği de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Rusya’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaşandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Rusya Başbakan Yardımcısı Igor Seçin’in de katıldığı bir toplantıda iki ülke arasında nükleer santral tesisi yapımı işbirliği ortak beyannamesi imzalandı. Yapılan anlaşmanın detayları ise bugüne kadar kamuoyu ile paylaşılmadı. Bugüne kadar uygulanan enerji politikaları, Türkiye’nin diğer ülkelere ve fosil yakıtlara olan bağımlılığını ortadan kaldıramadı. Alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarını görmezden gelen hükümetin, halkı ayağa kaldıran nükleer enerji ve HES’ler – yani Hidroelektrik Santraller, yeni doğalgaz alım anlaşmaları ve planlanan 47 kömürlü termik santral dışında önümüzdeki dönemler için temel bir enerji politikası bulunmuyor. Nükleer santral görüşmeleri ise başka enerji projeleri ile ilişkilendiriliyor. Burgaz-Dedeağaç projesinden hoşnut olmayan Ruslar, daha karlı olduğunu düşündükleri Samsun-Ceyhan petrol boru hattına dahil olmak peşinde. Bu projeye dahil olmak için de Rusya’nın Türkiye ile yapmak istediği başka anlaşmalar için nükleer santral ihalesini önkoşul olarak koyduğu da dolaşan söylentiler arasında. Kapalı kapılar ardında şaibeli olabilecek işlere karşı çıkan, kirli, tehlikeli ve pahalı olduğu kanıtlanmış nükleer enerjiye hayır diyen 1 milyon “radyoaktivist”, http://nukleer.greenpeace.org sitesinde biraraya geliyor.
Litvanya'da 26 yıldır çalışan nükleer santral kapatıldı. Santral, Litvanya'nın elektrik ihtiyacının %70'ini karşılıyordu. Yapısı ise, 1986'da dünyanın en korkunç nükleer kazasına sahne olan Çernobil ile aynıydı. Litvanya, 2004'te AB'ye üye olabilmek için bu santrali 2010'da kapatacağına söz vermişti. İki reaktörün birini ise 2004 yılında kapatmıştı. Litvanya, elektrik ihtiyacını karşılamak için, yine eski teknolojilerden medet ummaya devam ediyor. Şu anda enerji açığını, doğalgaz ve termik santrallerden karşılamaya çalışıyor. Ancak AB desteğiyle yakın zamanda yenilenebilir enerjilere döneceğini açıkladı. Maalesef şu anda enerji konusunda tamamen Rusya'ya bağımlı durumda. Türkiye'de nükleer santral inadı sonlanmazsa, bizim de dış ülkelere bağımlı olmamız kaçınılmaz. Dışa bağımlılığa hayır demek için www.ilovvenuclear.org adresini ziyaret edin, siz de nükleere hayır deyin.
ŞUBAT
Enerji haberlerine gelince... Obama, 'yeşil enerji' planlarını yavaş yavaş açıklamaya başladı. Ancak ne yazık ki, beklediğimiz kadar yeşil bir plan sunmadı. Obama, ABD'yi petrol ve doğalgaza olan bağımlılığından kurtarmaya çalışacak. Ancak bunu, nükleer santraller ve biyoyakıtlarla yapacağını açıkladı. Obama, gerçekten bu hataya düşecek mi? Bunu yakın zamanda göreceğiz.
NİSAN
Alman haber ajansı Deutsche Welle, Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyelinin önemine yönelik bir makale yayınlandı. "AB enerji politikalarında Türkiye'nin rolü" başlıklı makalede görüşlerine başvurulan Berlin Hür Üniversitesi Hazar Bölgesi Çalışmaları Merkezi Koordinatörü Dr. Lutz Mez'e göre enerjide transit ülke olan Türkiye'nin doğalgaz taşıma ve depolama kapasitesinin yanında enerji verimliliğini de artırması ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapması zorunlu. Bir sonraki sanayi devriminin yenilenebilir enerjiler ile olacağını ve nükleer enerji ve petrol'ün geçmişte kaldığını söyleyen Mez yenilenebilir enerjilerin maliyetlerinin olmadığını sadece bunları kullanmak için gereken teknolojinin maliyetli olduğunu ifade etti. Türkiye’nin sahip olduğu büyük potansiyeli kullanamamasında en büyük sebep teknolojinin olmaması olarak gösterildi.
MAYIS
Bunları derken bakın ne oluyor. Dünyada, kişi başına düşen enerji kullanımı sürekli bir artış eğilimi içerisinde. 2020 yılında tüm dünyanın enerji talebinin, bugünkü enerji talebine göre yüzde 65 daha fazla olacağı açıklandı. 2050 yılındaki enerji talebinin ise yüzde 250 kat daha fazla olacağı tahmin edilmekte. Bu gidişle 2030 yılına kadar petrol, doğal gaz ve kömürün diğer yakıtlara göre hakim durumda olması bekleniyor ancak bu dünyanın sonu olur. Yeni rezervler bulunmadığı takdirde, petrolün 41 yıl, doğal gazın 62 yıl ve kömürün 204 yıl sonra biteceği öngörülüyor ancak bu yakıtların artık yerin ve okyanusların dibinde kalması gerekiyor ki iklim değişikliği alıp başını daha da kötü hale gelmesin. Fosil kaynakların yoğun olarak kullanılmasıyla tüm dünyada Karbon emisyonlarının artışı ve küresel ısınma nedeniyle ekolojik dengenin alarm vermeye başlaması enerjinin verimli kullanılmasını ihtiyaçtan çok bir zorunluluk haline getirdi. En temiz enerjinin hiç üretilmemiş enerji olduğu düşünüldüğünde, enerji verimliliği çalışmaları çevrenin korunmasına da büyük katkı sağlar. Çevreyi korumanın en az maliyetli yolu, enerjinin verimli kullanılmasından geçmekte. Enerji verimliliğinde en önemli faktör, enerji tasarrufu. Tasarruf konusunda hükümetlerin bir an önce çeşitli çalışmalar yürütmesi, yeni politika ve stratejiler üretmesi ihtiyacı artık kaçınılmaz oldu.
TEMMUZ
İstanbul'da gerçekleşen İran, Brezilya ve Türkiye nükleer zirvesinin ardından Tahran, eylül ayının ikinci haftasında nükleer müzakereler için masaya dönmeye hazırlandığını açıkladı. Ancak, AB İran'a yeni yaptırım kararını onayladı. Yaptırımlar enerji (petrol ve doğalgaz), taşımacılık, ticaret ve bankacılık sektörlerini kapsıyor. İran'ın doğalgaz ve petrol endüstrisini hedefleyen AB, yeni yatırımları, teknik yardım ve teknoloji transferini, özellikle rafine etme işlemi ve doğalgazın sıvılaştırılmasını yasakladı. Öte yandan İran yönetimi, nükleer takasa ilişkin ikinci mektubu dün Viyana'daki Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanı Yukiya Amano'ya sundu. İran'ın UAEK nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Ali Asker Sultaniye, ülkesinin ABD, Rusya ve Fransa'dan oluşan Viyana Grubuyla zenginleştirilmiş uranyum takasına ilişkin görüşmelere başlamaya hazır olduğunu söyledi. Viyana Grubuyla yapılan ilk görüşmenin ardından İran'ın takas işlemini ülke içinde yapmak istemesi üzerine çıkmaza giren görüşmelerin, Türkiye ve Brezilya'nın arabuluculuk yapması ve İran'ın uranyumu Türkiye'ye göndermeye hazır olduğunu kabul etmesi üzerine yeniden başlaması bekleniyor. İran bağımsızlığını sağlayacak yenilenebilir enerji yerine nükleer ile zaman kaybediyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Çin'in geçen yıl ABD'yi geride bırakarak dünyanın en büyük enerji tüketicisi olduğunu bildirdi. Çin, 2009 yılında 2 milyar 252 bin ton petrole eşit, ham petrol, kömür, doğalgaz, nükleer enerji ve yenilebilir enerji kullandı. Raporda, Çin'in enerji tüketimi konusunda ABD'yi geride bırakmasında en önemli etkenin ekonomide yaşanan durgunluğun ABD sanayini ciddi oranda etkilemesi olduğuna işaret edildi. Bir başka etkenin ise Çin’de yoğun talep artışı olduğu belirtildi. Kişi başına enerji tüketiminde ABD'nin hala liderliğini koruduğu ifade edilen raporda, bir ABD vatandaşının bir Çinli'den beş kat fazla enerji tükettiği kaydedildi. Raporda ayrıca, ABD'nin hala dünyanın en çok petrol tüketen ülkesi olduğu da vurgulandı. Petrol devi BP'nin Haziran ayında yayımladığı Dünya Enerji Raporu'na göre, ABD geçen yıl 843 milyon ton petrol, Çin ise 405 milyon ton petrol tüketti. Çin, geçen yıl 1 milyar 537 milyon ton kömür, ABD ise 498 milyon ton kömür yaktı.
Günde 140 geminin geçtiği Çanakkale Boğazı'nda, tanker trafiğinin her geçen gün artması vatandaşları tedirgin ediyor. Hergün geçen 140 gemiden bir kısmının tanker olmasının kendilerini huzursuz ettiğini belirten vatandaşlar, “Çanakkale’de adeta yüzen bombalarla iç içe yaşıyoruz. Bu gemilerin boğaz içinde bir kaza yapması halinde şehrimiz büyük tehlike yaşayacak. Bunun ardından ortaya çıkacak çevre felaketi de ayrı bir durum. Bizler artık boğazlardan tanker trafiğinin tamamen kaldırılmasını, doğalgaz ve petrol sevkiyatının başka yollarla yapılması için yetkililerin en kısa sürede gerekli çalışmayı yapmalarını istiyoruz. Aksi halde Meksika Körfezi’nde yaşanan çevre felaketi Çanakkale Boğazı’nda da yaşanabilir” diyerek tedirginliklerini dile getiriyorlar. Yani başka yerden taşınsa sorun ortadan kalkacak, öyle mi? Gerçek protesto ise petrol ve diğer fosil yakıtlara hayır, yenilenebilir enerjiye evet demekten geçiyor.
AB dışişleri bakanları, gelecek hafta başında yapacakları toplantıda, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla yetinmeyerek İran'a ilave yaptırımları görüşecek. AB devlet ve hükümet başkanlarının 17 Hazirandaki zirvesinde, İran'da petrol ve doğalgaz üretimi başta olmak üzere birçok hayati sektörde yaptırım üzerinde uzlaşılarak, detayları dışişleri bakanlarına bırakılmıştı. Üye ülkelerin üzerinde çalıştığı ek yaptırımlar karar taslağında, "ticaret, mali hizmetler, enerji ve taşımacılık alanlarında yeni kısıtlamalar yanında özellikle İran Bankaları, Devrim Muhafızları ve İran Gemi Nakliyat şirketinin ilave varlıklarının dondurulması ve vize yasağı getirilmesini içeren kapsamlı ve güçlü bir önlemler paketinden " bahsediliyor. AB ülkelerinin onaylamaya hazırlandığı ilave yaptırımlar arasında, İran'ın petrol ve doğalgaz sektörüne yeni yatırım, teknik destek ve teknoloji transferinin yasaklanması da bulunuyor. Iran’ın nükleere yatırım yapması en az bizim yatırım yapmamız veya Amerika’nın nükleer bombaları kadar yanlış, ama peki ambargo sonuç getirecek mi... bundan nükleeri zaten istemeyen suçsuz halk nasıl etkilenecek.
EYLÜL
"Enerji devlerinin gözü Kuzey Buz Denizi'nde" diyen Greenpeace eylemcileri, bu kez dondurucu sularda petrole dur dedi. Danimarka'ya bağlı yarı özerk bir bölge olan ve büyük bir bölümü Kuzey Kutup dairesi içerisinde kalan Grönland'da petrol ve doğalgaz çıkarılması çalışmalarına karşı Greenpeace. Esperanza yani Umut gemisinden yola çıkan Çevre örgütü Greenpeace'in 4 üyesi, Grönland'ın dondurucu sularında Danimarka donanmasının güvenlik önlemlerini atlatarak, botlarla Cairn şirketine ait petrol kuyusuna yanaştı ve petrol arama platformuna tırmandı. Tırmanışçılar, tentelere yerleşti ve birkaç gün asılı kalabilecek kadar malzemeye sahip. Konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Eğer kısa bir süreliğine de olsa petrol çıkarma işlemini durdurabilirlerse, işletmeci şirket olan Cairn Enerji'nin petrol çıkarma işlemi hava koşullarının sertleşmesi nedeniyle gelecek yıla sarkacak" denildi.
Kuzey Kutbu denizinde dondurucu soğukta on beş metre aşağıya sarkmış eylemcilerden ABD vatandaşı Sim McKenna, "Enerji şirketlerini Kuzey Kutbu'ndan uzak tutmalıyız ve petrole olan bağımlılığımızdan kurtulmalıyız. Meksika Körfezi'nde yaşanan BP petrol felaketi bize artık petrolün ötesine geçmemiz gerektiğini gösterdi.” dedi.
KASIM
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Azerbaycan'dan alınan gazın fiyatının Rusya'dan alınan gazın fiyatına endekslenip endekslenmediğine ilişkin soruya, "Doğalgaz alım satım anlaşmaları 20-25 yıllık uzun dönemli, uluslar arası ilişkiler açısından ekonomik ve siyasi etkileri olan ticari akitlerdir. Bu anlaşmaların hükümleri ticari gizlilik içermekte ve içeriğinin açıklanması da sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. Bu durum gerektiğinde sözleşmenin feshi veya bu nedenle doğan zararın giderimi gibi yaptırımlara yol açabilecektir." dedi. Enerjide dışa bağımlılığımız sürerken hala Yenilenebilir Enerji Kanunun’daki değişiklikler meclise gelmedi...
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) 2010 Ülkeler Dünya Nüfusu Raporu’ndan yaptığı derlemeye göre, petrol ve doğalgaz da yüksek oranda dışa bağımlı Türkiye'nin enerji tüketiminde alacağı çok yol var. Petrol, kömür, linyit, doğalgaz, hidrolik, jeotermal, elektriği kapsayan birincil enerji tüketiminde,19 bin 504 kg petrol eşdeğeri kişi başı tüketimi ile petrol zengini Katar, har vurup harman savurarak 186 dünya ülkesi içinde ilk sırada yer alıyor. Neyseki Türkiye 69. sırada ve daha onurlu bir konumu var. Ancak bu sırayı verimliliğe yatırım yaparak korumaalı ve enerji bakanlığı planlarında öngörüldüğü gibi radyoaktivite, kömür ve petrol canavarı olmamalı.
ARALIK
Samsun'un Tekkeköy ilçesindeki Doğalgaz Çevrim Santralinin kapasite artırım projesi için düzenlenen ön ÇED toplantısında doğaseverlerin protestosu etkili oldu. Toplantıyı protesto eden bir grup, halkın katılmadığına dair tutanak tutulmasını talep etti. Çevreciler, ilgili kamu kurum ve kuruluş temsilcilerine tepki gösterirken, kapasite artırımının çevreye daha büyük zarar vereceğini ve kanser vakalarını arttıracağını dile getirdi. Jandarma ekiplerinin çağırılmasına rağmen protestolarını sürdüren grup, taleplerinin yerine getirilmesini yineleyerek salonu terk etti. Grubun dışarı çıkmasının ardından yetkililer sunumu gerçekleştirdi. Samsun Tekkeköy Selyeri mevkiinde 240 megavat kurulu güce sahip santralde Cengiz Enerji Sanayi Ticaret AŞ, kapasite arttırımına gitmek istiyor. Halkın bu tepkilerinin artık dinlenerek rüzgâr ve güneşe yatırım yapmak gerekiyor, yoksa gezegenin ve bizim geleceğimizi karartan fosil yakıtlara değil. Yer altında kalması gerekeni orada bırakıp Hades’i hortlatmak yerine Gökyüzü’ne Zeus’a bakmak gerek.
EPDK tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’de yatırım değeri 30 milyar doları aşan 651 santral inşa ediliyor. İnşaa halindeki santraller faaliyete geçtiklerinde toplamda 30 bin 913 MW elektrik üretecek. Bu santrallerin önümüzdeki birkaç yıl içinde tamamlanacağı söyleniyor. 651 santralin büyük kısmı ise HES’lerden meydana geliyor. Bu santrallerin yüzde 80’ini oluşturan kısmı yani 521’i HES projesi. 66’sı RES, 21’i termik-kömür, 10’u termik, 13’ü doğalgaz termik, 6’sı biogaz, 3’ü biokütle, 2’si çöpgazı santrali olacağı belirtilen enerji tesislerinin yatırımcıları arasında, OMV ve E.On gibi yabancı şirketler de var. Türkiye’den EnerjiSa 523.4 MWe güçte 8 santral, Kazancı Holding Aksa 928.6 MWe güçte 13 santral, Çalık Enerji 493.4 MWe güçte 5 santral, Eren 600 MWe güçte bir santral, Zorlu ise 369.8 MWe güçte 7 santral kuruyor. Bu şirketler Türkiye’nin geleceğini ya karatacak yada aydınlatacak. Rüzgar ve Güneş aydınlatırken, kömür, petrol, gaz yani fosil yakıtlar karartacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder