Towards the Rainbow
Dr. Uygar Özesmi in Green Visions
May 07, 2009
While looking at a future horizon it is not possible to see what lies behind. The future is somewhere ahead… what is waiting for us there? We don’t know… on our journey towards the horizon we create that future. But for a future in which all of us wish to live we need imagination, determination and action. In this monthly column – Green Visions, we will try to provide you with dreams of that future, the decisions that need to be made and what we all need to do.
On this journey we need to come together and embrace everyone. Like it or not we are sharing this little blue planet with many different people. The future we create will need to be based on respect for difference and diversity. Our peace with the planet is dependent on this. In this column we want to bring people of all interests, beliefs, knowledge, occupations, and obsessions together. We want to imagine, decide and take steps together.
With the dreams, opinions, and visions that we share here we can extend our network and join forces. On this page we will bring together opinion leaders, artists, scientists, philosophers, spiritual leaders and even politicians. The opinions of readers are just as important as those of the writers and we hope these opinions will come together to lead a path to green horizons which are also respectful to universal human values.
Humans started imagining a future from the moment that they discovered the power of thought. But at that first instant of development what they could not conceive fully was that their world is finite. And maybe it’s still a reality that they deny. Once upon a time, across all cultures, people were part of nature’s cycle of life and death. Nature was grandiose enough to put back what people took from it, and recycle what they disposed. Then fossil fuels were discovered, becoming an addiction during the industrial and agricultural “revolution”, destroying cultures in the process. The new world order was not organized based on cycles and diversity, but on production lines and standards. The means of production today was not formed based on reuse and the transformation of one product to another. People invented two new concepts “consumption” and “waste” which were not part of the natural system and meant depletion and destruction. As a result our planet started warming, and the cycles of the world together with biodiversity started to disintegrate causing the extinction of thousands of species which continues today. The cogwheels and springs of the clockwork of life started to come apart.
So what are the steps we need to take then? How should life be beyond the horizon? We need to take lessons from life’s 3.45 billion years of experience. There are three ecological principals we need to implement. First (1) for our energy needs we must rely only on sun and geothermal energy, which are practically infinite and all other energy sources are derived from. Second (2) we need to create cyclical production processes. All products that come from a production process must be used in the production of another. “Waste” that harms other beings and is not used again in production must become history. The term waste needs to disappear from our vocabulary – all products must be inputs into other industries, and be transformed. Third (3) we need to limit our ecological footprint – what we take from nature – within nature’s resilience. We cannot cover the whole planet with agricultural fields and plantations, factories and human habitation.
Even if we built this system certain social values cannot be ignored, otherwise we will have a hegemonic nightmare in a supposedly green economy. We can never let go of four social principles (1) respect for diversity, (2) social justice, (3) individual rights and choices, (4) cooperation and mutual benefit. These four principals are valid within the cultural or geographic scales of local, regional, national, and global, as well as across time from minutes to centuries. So that ecology does not turn into a nightmare, respect for universal human rights is as important as respecting the planet. If today’s nation states and their organizations remain behind the horizon, then their job should be to ensure the conditions for the ecological and social principals mentioned and protect their rights.
We still have a long way to go for that green horizon, however what is behind will be shaped by our dreams, will get stronger by our decisions, and will be born by our actions. One day we will look up and see the rainbow…
http://www.greenpeace.org/mediterranean/news/uygar-ozesmi
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Gökkuşağına Doğru
Dr. Uygar Özesmi Yeşil Görünüm'de
May 07, 2009
Ufuk çizgisine, geleceğe doğru bakarken çizginin altında yatanı görmek mümkün değil. Gelecek orada bir yerde… ancak bizi neler bekliyor? Bilmiyoruz. Ufka doğru yol alırken o geleceği biz yaratıyoruz. Hepimizin yaşamak isteyeceği bir geleceği yaratmak ise hayal gücü, kararlılık ve eylem gerektiriyor. Bu köşeden sizlere o geleceğin hayallerini, gerektirdiği kararları ve hepimizin yapması gerekenleri sunmaya çalışacağız.
Bunu yaparken herkesle buluşmamız ve herkesi kucaklamamız gerekiyor. İstesek de, istemesek de bu küçük mavi küreyi binbir farklı insanla paylaşıyoruz. Yaratacağımız gelecek çeşitliliğe ve farklılıklara saygı duyan bir gelecek olmak zorunda. Gezegenle barışmanın yolu da buradan geçiyor. Onun için bu köşede binbir farklı insanı her dalda, ilgi alanında, inançta, bilgide, meslekte, uğraşıda vs buluşturmak; birlikte hayal etmek, birlikte karar vermek ve adımlar atmak istiyoruz.
Burada paylaşılan hayal, görüş ve ufukla hep beraber ağımızı geliştirip güç birliği yapabiliriz. Bu sayfalarda kanaat önderlerini, sanatçıları, bilim insanlarını, felsefecileri, ruhani liderleri, hatta politikacıları buluşturmak istiyoruz. Okuyucuların yorumları ise en az yazılar kadar önemli... Evrensel değerlere saygılı ve yeşil ufuk açan her türlü yazıyı bekliyoruz.
İnsan düşünmeye başladığı andan beri gelecek hayalleri kurdu. Ancak o ilk gelişim evresinde farkında olmadığı şey, gerçek dünyanın sonlu oluşuydu. Belki hâlâ da reddettigi gerçek bu… İnsanlar bir zamanlar kültürel çeşitlilik ile doğanın üretim döngülerinin bir parçasıydı. Doğa, insanın doğadan aldığını doğa yerine koyabilecek, atığını geri dönüştürecek enginlikteydi, yararlanılırdı. Sonra insanların bir kısmı fosil yakıtları keşfetti, buna bağlı endüstriyel ve tarımsal “devrimi” gerçekleştirdi ve geri kalan insanları, kültürlerini de yok ederek buna mahkum kıldı. Yeni dünya düzeninde üretim, döngülere ve çeşitliliğe göre değil, standartlara ve üretim hatlarına göre düzenlendi. Günümüzde üretim süreci her aşamasında yeniden kullanıma ve ürünün ürüne dönüşmesine göre ayarlanmadı. İnsanlık doğada varolmayan, zarar verme, yok etme ve kullanılamaz hale getirmeyi ifade eden iki yeni kavram üretti “atık” ve “tüketim”. Bunun sonucunda küre ısınmaya, doğanın döngüleri ve biyoçeşitlilik hızla yok olmaya başladı. Yaşam saatinin yayı, zembereği dağıldı.
Peki o zaman atmamız gereken adımlar ne? Ufuk çizgisinin altında yaşam nasıl olmalı? Yaşamın 3,45 milyarlık tecrübesinden ders almalı. Üç ekolojik ilke var uygulayacağımız. Birincisi (1) Enerji kaynaklarımızı pratik anlamda tükenmeyen güneş ve jeotermal enerjiye dayandırmamız gerek. İkincisi (2) üretim sürecimizi döngülere dayandırmalıyız. Üretim sürecinde çıkan her ürün yeni bir üretimde kullanılabilmeli. Üretim sürecinde kullanılamayan ve özellikle başka canlılara zarar veren “atıklar” tarihe karışmalı. Artık atık sözlükten çıkmalı – her üretim başka sanayilere girdi olmalı, yani dönüştürülmeli. Üçüncüsü (3) doğadaki ayak izimizi – doğadan aldığımızı - dünyanın kaldırabileceği ölçekte sınırlamalıyız. Bütün gezegeni tarla, fabrika ve yerleşimle kaplayamayız.
Ancak bu sistemi kursak da, göz ardı etmememiz gereken sosyal değerlerimiz var, yoksa baskıcı bir kabus içinde sözümona bir yeşil ekonomi oluşabilir. Asla dört sosyal ilkeden (1) çeşitliliğe saygıdan, (2) sosyal adaletten, (3) bireysel hak ve seçimlerden, (4) işbirliği ve karşılıklı yarardan vaz geçmememiz gerek. Bu dört ilke yerel, bölgesel, ulusal ve küresel diye adlandırdığımız, bütün mekânsal ölçeklerde olduğu gibi, bütün zamansal ölçeklerde de geçerlidir. Ekolojinin kabusa dönüşmemesi için evrensel insan haklarına saygı, en az gezegene saygı kadar önemli. Günümüz ulus devlet örgütleniş biçimi o baktığımız ufukta sürecek ise şayet, devletin başlıca görevi yukarıda açıklanan ekolojik, sosyal ve ekonomik ilkelerin işlemesi için gerekli koşulları sağlamak ve hakları korumak olmalıdır.
Yeşil ufka doğru yolumuz uzun şüphesiz. Ancak ufkun altındaki hayallerimizle şekillenecek, kararlarımızla güçlenecek, eylemlerimizle gerçekleşecek. Bir bakmışsınız ufukta bir gökkuşağı belirivermiş…
http://www.greenpeace.org/turkey/news/uygar-ozesmi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)